Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
7/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Victor Hugo'nun güzel bir sözü vardır. "Kitaplık kurmak, ibadethane kurmak kadar kutsaldır" der. Bir cümle ama idrak edebilen için son derece manidar. Tarihte bir yolculuğa çıkarsak eğer geçmiş dönemlerden bu yana kütüphanelerin gelişmiş milletlerin en önemli unsurlarından biri olduğunu görürüz. Tarihte pek çok şehir; içinde yer alan kütüphaneler, alimler, okuyan, düşünen insanlar sayesinde meşhur olmuştur. Geçmişin derinliklerinde durum bu iken geldiğimiz noktada, güzel ülkemde kitap okuma oranının %4'lerde olması içler acısı. Bir kütüphane oluşturmak, kitapların her birine bağlanmak, onları eve gelen ve hiç gitmesin dediğimiz bir misafire gösterilen özen niteliğinde kütüphanede muhafaza etmek emek ister. İşte tam da bu yüzden kütüphaneler önemlidir. Ziyaret ettiğimiz evin havasını solumamızı sağlar, insanların fikir dünyası hakkında bilgi verir. Bir de kütüphanesiz evler vardır ki, onlardan söz etmek istemiyorum bile. Bir nevi kimliksiz, amaçsız bir hayatı simgeler benim gözümde. Biz güzel şeyler konuşalım ve Zoran Zivkovic'in bambaşka kütüphanelerini ziyaret edelim. Eser birbiriyle bağlantısı olmayan altı öyküden oluşuyor. Her öykünün teması kitaplar ve kütüphaneler. Gece Kütüphanesi, Ev Kütüphanesi, Soylu Kütüphane gibi isimlere sahip hikâyeler. Yalnız bildiğimiz klâsik tarzda başı ve sonu belli hikâyeler yok bu eserde. Sonunu okuyucunun bağlayabileceği, ucu açık hikâyeler... Benim içlerinde en beğendiğim Gece Kütüphanesi isimli hikâye oldu. Her bir hikâye okuyucuya bir de mesaj veriyor. Verilen mesaj da okuyucunun hayal gücünün genişliğine göre şekilleniyor. Yazarımızın yaratıcı yazarlık konusunda uzman biri olduğu ve bu konuda eğitimler verdiği düşünülürse ne demek istediğim daha net anlaşılır. Yani hikâyeleri okuyunca yazarın alanında ne kadar başarılı olduğunu görmemek mümkün değil. Hikâyelerde okuyucuya verilen mesajlar son derece anlamlı ve hikâyeyle bir bütünlük içinde. Kitabı okumaya başladığımda her bir hikâyenin son kısımda birbiriyle kesişeceğini düşünmüştüm fakat yanılmışım. Hikâyelerin her biri kapının ardında yer alan şahsına münhasır birer tablo gibi yer edindi zihnimde. Her bir kapı, arkasında zengin manalar barındıran bir tablo saklıyor. Kitaptaki harflerin puntosu oldukça büyük ve sayfa sayısının az olması kitabı hiç sıkılmadan, bir çırpıda okumanızı sağlıyor. Hâlâ başka zaman kütüphanelerini ziyaret etmediyseniz belki bu alıntı ziyarete vesile olur. Bol kitaplı okumalar dilerim. :) "Soylu bir kütüphane, bir mideye çok benzer. İçine neyin girip çıktığına çok dikkat etmek gerekir. Sadece özel ve uygun özelliklere sahip olanların soylu bir kütüphaneye girmesine izin verilmelidir. Eğer oraya ait olmayan bir kitap, bir yolunu bulup kütüphaneye girerse, hazmedilemeyecek bir şeyi dikkatsizce yutmak gibi bir durum ortaya çıkar; mide bulantısı ve kusmayla sonuçlanır."
Başka Zaman Kütüphaneleri
Başka Zaman KütüphaneleriZoran Zivkoviç · Zepros Kitabevi · 2016825 okunma
··
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.