Polisiye romanlarda işleyiş hep aynıdır araya giren karakterler hep katille örtüşür. İşte katil bu dersiniz. Öteki sayfada yeni bir karakter çıkar katil oymuş gibi devam edersiniz sonuçta hiç biri katil değildir.
Ben bu durumu bildiğimden şok olmamak adına kesin kanıt olmadan kimse suçlu değildir lafını benimseyerek kimsenin günahını almadan okumaya devam ediyorum. Bu kitap beni öyle içine çekti, öyle merak ettirdi ki saat gecenin üçü olmuştu. Bir yanda tatlı bir uyku diğer yanda merak ettiğim katille savaşmak zorunda kaldım. Merakıma dayanamadım son iki üç sayfayı okuyup katili öğrenmek istedim. Kitabın sonunda katil olarak 1000 kitap üyelerinin isimlerine rastladım :) Sanırım Katil kendisini bulmamı istemiyordu. Bende yatıp uyudum. Koskoca taş yürekli kadın Aylin komiser bulamıyorken ben nasıl bulacaktım.
Kitap yazarın ilk kitabı olmasına rağmen beklentimin çok çok üstünde çıktı.
John Verdon kitaplarında bile bu derece ürpermemiştim. Sanırım komiserin ve kurbanların kadın olmasıyla alakalı bir durum. Sırf yazmış olmak için değil gerçekten emek verilip yazılmış. Doktorluk ve polislik mesleğiyle bir alakası var mı bilemiyorum ancak hiç saçma bulduğum bir durum olmadı. Her şey çok gerçekçiydi.
Biraz Aylin karakterine sinir oldum. Kadın sert olma adına çok kabalaşıyor. Hakan zavallım sevgilisine bile korkudan komiserim demek zorunda kalıyor. Kendi ülkemin insanından, isimlerin Veronika, Jack vs olmadığı bizden bir şeyler içeren güzel bir kitap okudum. Bitmesine üzüldüm. Şimdi nerede gül görsem bir yerlerim kesilecek gibi ürperiyorum.
Yazarımızın Başarılarının devamını dilerim umarım hak ettiği yere ulaşır.