Necip Hocam selam,
İncelemen yine çok samimi, bol farkındalıklı ve doyurucu. Öncelikle emeğine sağlık diyorum. :) Hocam senin incelemelerine yorum yazasım geliyor nedeni nezdimde nedir inan bilmiyorum lakin o hissiyata incelemeni okurken varıyor ve yorum yazmaya karar veriyorum desem yeri olacaktır. :)
Necip Hocam, yorumumu samimiyetine inanarak yazıyorum hoş zaten başkasının incelemesine de böylesine yorumlar yazmam. Neyse çok uzatmadan yoruma geçeyim.
Hocam, Atatürk bir lider yani diğer siyasi liderler gibi... Biz, kötü bir yorum geldi mi konduramıyoruz ama tarih o zamanki şartlarına göre değerlendirilmelidir diye düşünüyorum. Faraza Türkiye şu an savaşta sayılır ve bunun neticesinde ülke topraklarının genişlediğini ya da büyük badireler atlattığını bir anlığına düşünelim. Bundan 100 yıl sonra şu anki ülke cumhurbaşkanı, Atatürk'ten bile daha şaşalı hatırlanacaktır. Lakin bu şehit olan ailelerin, ülke siyaseti nedeniyle zulüm gören insanların (yazarların, gazetecilerin ve düşünce adamlarının) ya da işsiz ve aç kalan insanların sorunlarının üzerine set çekmeyecektir. Öyle ki her bir ferdin sadece bir ömrü var ve onu da bir şekilde zorluklarla, baskılarla geçiriyor ama tarih bu insanları değil toprağı genişleten insanları yazıyor. Nereye varmak istiyorum; tamam Atatürk zamanında ülke büyük badireler atlatmıştır lakin dini nitelikteki insanlar baskı görmüştür, komünist zihniyetindeki insanlar baskı görmüştür ve yine aykırı (aykırı derken farklı seslerden bahsediyorum günümüzü düşünelim lütfen) yazarlar, gazeteciler ve düşünce adamları da baskı görmüştür. Yani ben, Sabahattin Ali seven bir adamın Atatürk'ü sevmesine anlam veremiyorum öyle ki Nazım gibi Sabahttin Ali de Atatürk siyasetinden nasibini almış bir yazardır. Atatürk rejimi yani sol rejimi zamanında komünizm zihniyeti ile ters düşerdi bilhassa iki farklı uç nokta olarak nitelendirilir. He, ne oldu Atatürk sonrası sol siyaseti evrildi ve komünizm zihniyetini de kapsar oldu ve biz şimdiye göre geçmişi değerlendirdiğimiz için; Atatürk'ü de, Sabahattin Ali'yi de, Nazım'ı da aynı anda aynı hissiyatla sever olduk.
Yukarıda bahsini açtığım olayı özet olarak neticelendirmek için son olarak şunları eklemek istiyorum; Atatürk'e karşı bir tepki varsa bu hazmedilmelidir Atatürk severlerce ya da övgü varsa diğer kesimce aynısı olmalıdır. Dediğim gibi tarih zamanın şartlarına göre değerlendirilmeli ve ona göre yorumlanarak anlamlandırılmalıdır.
Biliyorum çok uzattım ama düşüncelerimi de paylaşmadan geçemedim hocam. :) Tekrardan eline sağlık diyorum.
Sağlıcakla...