Kuklacı, bir nebze de olsa Gepetto öyküsü aslında. Lakin onun yaptığı gibi kuklalar canlanıp insana dönüşmezler haliyle yalan da söylemezler. Recai amcanın gerçek dünyanın dertlerinden bir nebze de olsa uzaklaşmak ve içinde kalan hayalini yaşamak için açtığı kukla dükkanını anlatır. İnce ince şekle giren bu kuklalar birer orta oyunu karakteri, tarihi birer şahsiyet formuna bürünür. Bir çocuk aklının alabileceği sadelik ve anlatımla o kukla dükkanını hayal etmek pek de zor olmaz sanıyorum. Sanat, insanın ruhunu incelten bir iştir. Bir kere bu yola girdin mi dünya artık gözünün önünde başka bir hal alır. (Sayfa 76-77) "ama ben gökyüzünde türlü şekilleri olan bulutları seyrederim.Ulu bir çınar ağacını saatlerce seyretsem onun birkaç insan soyu süresince uzanıp giden ömrüne şaşarım. Bu ağacın ya da sessiz duran bir dağın ağzı dili olsa da bize geçmişleri anlatsa, der düşünürüm." "Hakikaten ben bir derenin durmadan akıp geçmesini zevkle seyrederim. Kıra gittiğim zaman bir kır çiçeğinin koparmadan eğilir, renklerini, biçimini uzun uzun incelerim. Allah'ın büyük gücünü ve sanatını düşünürüm. Gözüme bir karınca ilişir. Kendisinden kat kat ağır bir çiçek tohumunu yuvasına götürmek için kan ter içinde kalır. Size gülünç gelen varlıklar beni saatlerce meşgul eder." Ne de güzel ifadeler bunlar. Aylarca çabalayıp da bir kukla atölyesi açamayışımızın ve verilen tüm çabaların arapsaçı gibi birbirine dolanması sonucu içimde büyük bir burukluk neticesinde elimin gittiği bir kitap olur kendisi. Şöyle kitaplığınızın bir kenarında dursun. Bir de günümüz Geppettolarından Jim McKenzie ile tanıştırayım sizi. youtu.be/o0N-UIp-Cnw Ruhunuzu inceltenlere gecikmeyiniz :) Keyifli hafta sonları...

KuklacıKemalettin Tuğcu · Damla Yayınevi · 2012736 okunma

·

218 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Melike