Hayatımda okuduğum en sıkıcı ve sıradan kitaplardan birisiydi. Bu kısa ve net açıklamadan sonra ayrıntılara giriyorum.
Ben kitabın Parantez yayın evinden çıkan halini okudum. Okumamı engelleyecek düzeyde olmasa da, yaklaşık 200 sayfa bir kitap için yazım hataları fazlacaydı. Çeviri Avi PARDO'nun çevirisiymiş. Söz konusu çevirmenle ilk defa karşılaştım. Biraz araştırdım. Kendisi, "John Fante ve Charles Bukowski yazılarını ve şiirlerini Türkçe'ye çevirmesiyle tanınır. Kullanılan dilin sadeliğine sadık kalarak yaptığı çevirilerle Fante ve Bukowski hayran kitlesinin artmasını sağlayan kişidir" şeklinde anlatılmış internette. Çeviri işinden çok anlamıyorum, bunu açıkça söyleyebilirim. Ama bir kitabın çevirisinin ne kadar zor olabileceğini, çevrilen cümlelerin yapılarından az çok çıkarabiliyorum. Fante'nin bu kitabının çevirisi gerçekten çok mu zordu? Ya da böyle bir kitap için çeviri yapılmasa çok mu şey kaybedilirdi? Fante'nin hayran kitlesi neye hayran olmuştur? Anlayamadım, anlayamıyorum. Ve kendimi tutamıyorum, kelimelerim cümlelerim sert oluyorsa bağışlayın lütfen. Kendi penceremden bakıyorum.
Kitap, 15 bölümden oluşuyor. Bunların bazıları aynı kişilerle bazıları farklı kişilerle alakalı. Ya da en azından öyle duruyor. Yapılan kitap yorumlarını okuduğumda da bu şekilde ifade edilmiş. Ama bence hep aynı kişinin hikayesi anlatıyor. Bazılarında hikayenin kahramanı bizzat kendisi, bazılarındaysa kendisini yerine koyduğu kişiler. Ama hep bir kendi ağzından, hep bir kendi bakış açısıyla.. Belki bu yüzden olsa gerek, olayların içerisindeki kahramanların soyadları değişse de isimleri Jimmy, John, Jake v.b gibi telaffuzu birbirine yakın isimler..
Kitabın konusu oldukça sıradan, olay hikayesi anlatıyor. Yabancı bir ülkeye yaşayan (ABD) yabancı asıllı insanların hikayesi.. Yabancı asıllı bir çocuğun gözünden aile, kilise, okul, arkadaş hayatı; bir ergenin gözünden hayat ve genç bir adam gözünden hayat. Oldukça basit, oldukça klasik, Türk edebiyatında kat kat iyilerini gördüğüm bir konu etrafında dolanan, çoğu yazılanın yazarın kendi deneyimi olduğunu düşündüğüm, “Ne zaman bitecek bu kitap?” diye sayfaya bakma ve kalan sayfa sayısını hesaplama gereksinimi hissettiğim, bana neredeyse hiçbir katkısı olmayan, adını ertesi güne unutacağım ve büyük olasılıkla yazara ait ilk ve son kitap vasfını haiz bir eser.
Herkesin zevki farklıdır elbette ama benim tavsiye ettiğim kitaplar arasında değil.