Alman asıllı Amerikalı yazar Theodore Dreiser'in en ünlü eserlerinden İnsanlık Suçu, şimdiye dek hiç sıkılıp, zorlanmadan okuduğum klasik kitaplar arasındaki yerini çoktan aldı. Kitap oldukça eski ve klasik olmasına rağmen dili o kadar sade ve akıcı ki, kütük gibi bu kitabı bitirmek az vaktimi aldı resmen okudukça okuyasım geldi. Betimlemeler çok güzel, psikolojik tahliller oldukça başarılı, adeta söz konusu mekanı hissediyor, anlatılan şahsı yaşıyorsunuz. Kitapta çok karakter var ancak giriş çıkış oldukça yoğun ve hemen hepsi bir şekilde aklınızda kalmayı başarıyor. Dostoyevski hayranı olan Theodore Dreiser'in bu eseri yazarken Suç ve Ceza'dan hatta baş kahraman Raskolnikov'dan esinlenmiş olması kendini belli ediyor ve yazarın kendisi de bunu belirtmekte. Konuya gelirsek İnsanlık Suçu, son derece tutucu hristiyan bir ailede yetişmiş olan Clyde Griffiths adında bir gencin inişli çıkışlı hayat hikayesini anlatıyor. Ailesinin bağnazlığı yüzünden ilkokul terk olan Clyde genç yaşta iş hayatına atılıp para kazanmaya başlar. Akabinde lüks bir otelde bellboy olan Clyde burada tanık olduğu lüks yaşama hayran olur ve geleceğini bunun üzerine kurmak ister. Kendisinin aynı zamanda kızlara büyük bir zaafı vardır ve mahallenin popüler kızı Hortense için hiçbir masraftan kaçınmaz. Adı bir kazaya karışınca şehri terkeden Clyde, zengin bir fabrikatör olan amcasının yanında işe girer. İşçi olarak çalışan Roberta ile burada tanışıp gizli bir ilişki yaşamaya başlar ve herkesten saklar. Çünkü fabrika kuralları ve ailelerin tutucu olması buna engeldir. Fakat bu genç adamın gözü hep yükseklerdedir ve bir şekilde şehrin sosyetesine adım atar, asıl istediği kız Sandra adında güzel ve zengin biridir. Clyde, Sandra'ya deli gibi aşıktır çünkü aradığı sevgiliyi bulmuş ve geleceğini kurtarmak niyetindedir. Bu sebeple Roberta'dan kurtulmak ister fakat işler umduğu gibi gitmez. Yirmili yaşlarda bir gencin hiç istemeyeceği birçok hadise bu arkadaşın belası olur. Çok fazla anlatmak istemiyorum ama kahramanımız zirveyle dibi aynı anda görür. Gelişmelerin oldukça ani olması kitaba olan merakımı arttırdı, merakım arttıkça ben delicesine okumaya devam ettim. Raskolnikov ile benzerlikleri var fakat Clyde karakter olarak yerlerde bir tip ve ne istediğinin, ne yaptığının farkında değil. Okurken kendisine bol bol kızabilirsiniz çünkü küçük bir çocuğun düşmeyeceği yanlışlara düşüyor. Eğitimsiz olmasının bunda payı var ancak kendisi hayatı yeterince tanımıyor, çünkü birsürü kıyafet almaktan, lükse ve rahatına düşkünlüğünden, kadınlara olan zaafından hatta bencilliğinden buna fırsatı yok beyefendinin. Kitap önce çocuk kitabı gibi bir biyografiyle başlıyor, sonra aşk ve gençlik romanına dönüyor, ardından macera, psikoloji hatta polisiye ve dram şeklinde türlere geçiş yapıyor. Az biraz da yeraltı olduğunu söyleyebilirim. O iki cilt işte böylesine zengin bir içeriğe sahip. Sitede pek okuyan görmeyince çok şaşırdım nasıl kaçar böyle güzel bir kitap hayret ettim. Klasik roman sevin ya da sevmeyin, İnsanlık Suçu sanki günümüzde yazılmış gibi okuması rahat ve ilgi çekici konusuyla merak uyandıran bir eser. Sayfa sayısına hiç bakmayın, elinize alır almaz bırakamayacaksınız bana göre.