Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

GENÇLİK İÇİNDE MDD-SD AYRIŞMASI
" İstanbul'daki devrimci gençler bir yandan Türk Milli Talebe Federasyonu (TMTF) çatısı altında faaliyet yürütürken bir yandan da kendi okullarının öğrenci derneklerini sağcılara kaptırmama çabasındadır. Deniz'de kendi okulu olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Talebe Cemiyetine üye olur. 23 Şubat 1967'de yapılan başkanlık seçimini solcuların adayı oyların %80'ini alarak kazanır. Ancak sağcılar Hükümet Komiserini araya sokarak kongre kararını iptal ederler. Sağcılar kongreyi gizlice 14 Mayıs 1967'de Kadırga Öğrenci Yurdu'nda yeniden toplar. Ancak Deniz'in de arasında bulunduğu bir grup devrimci öğrenci kongreyi basar. Çıkan kavgada kongre bir kez daha ertelenir. Yıl boyunca kongreler bu şekilde ertelenir. Bunun üzerine devrimci gençler başka arayışlara girer. Önlerinde bir seçenek Fikir Kulübüdür. Ancak TİP'lilerin elinde olduğu için tercih edilmez. Çünkü Deniz'in önderliğini ettiği grup, TİP'lilerle Atatürk üzerine sert bir tartışma yaşamıştır. TİP'li gençlerin bir kısmı Mustafa Kemal'i Mustafa Suphi'yi öldürttüğü iddiasıyla eleştirmiştir. Deniz'ler Atatürk'in eleştirilmesini kabullenememiştir. Zaten öğrenci örgütleri içinde TİP'lilerle Ulusal Kurtuluşçu-Atatürkçü gençler arasında büyük bir mücadele başlamıştır. TİP'li olmayanlar kendilerini Milli Demokratik Devrimci (MDD) olarak adlandırmaktadır. Ankara'da Mahir Çayan, Sinan Cemgil, Hüseyin İnan gibi öne çıkan MDD'ci gençler ODTÜ ve Ankara Üniversitesi'ndeki Fikir Kulüplerini yönlendirmektedir. Fikir Kulüplerinin Türkiye çapındaki federasyonunun (FKF) genel merkez yönetimi de MDD'cilerin elindedir. Bu mücadelede İstanbul'da hakim olan ise kendilerini Sosyalist Devrimciler (SD) olarak tanımlayan TİP'li gençlerdir. İstanbul'daki pek çok Fikir Kulübünün yönetimi ve FKF İstanbul sekreterliği ellerindedir. Gençlik içindeki MDD'ci ve SD'ci ayrışması bir kaç yıldır Türkiye'de yaşanan "Nasıl bir sosyalizm" tartışmasının yansımasıdır. MDD'ciler Atatürkçülükle Sosyalizmi birlikte savunmaktadır. Ve Türkiye'nin tam anlamıyla kapitalist bir ülke olmadığı, emperyalizmin yarı-sömürgesi konumunda olduğu ve Atatürk döneminde olduğu gibi yeni bir Kurtuluş Savaşı'nın verilmesi gerektiğini savunmaktadır. SD'ciler ise TİP içindeki hakim olan klasik Batıcı-Marksist tezleri savunmaktadır. Türkiye hali hazırda kapitalist bir ülkedir ve bağımsızlık mücadelesine değil, işçi sınıfı önderliğinde bir Sosyalist Devrime ihtiyaç vardır. İki kesimin Atatürk'e bakışları ise bambaşkadır. MDD'ciler Atatürk'ü de savunan bir Sosyalizm arayışındadır. Atatürk'ün başlattığı mücadelenin devamcısı olduklarını söylemektedirler. Zaten kendilerini de İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak tanımlamaktadırlar. İkinci Kurtuluş Savaşçısı olmak hem Atatürkçü olmak demektir hem de dünya çapında süren ulusal kurtuluş mücadelelerini savunmak. Zten o yıllarda Küba'da Castro ve Che'nin, Vietnam'da Ho Şi Minh'in ve başka Üçüncü Dünya ülkelerinin yürüttüğü ulusal kurtuluş hareketleri dünya gençlik harekerinin dillerindedir... SD'ciler ise Atatürk'ü Marksist kalıplar içinde değerlendirmekte ve bir burjuva devrimcisi olarak nitelendirmektedir. Atatürk saygı duyulması ama aynı zamanda "aşılması" gereken biridir onlar için. TİP'in de gençlik örgütünü oluşturan SD'ci gençler, süreç içerisinde gençlik eylemlerini küçümsemeye başlayacak ve hızla gençlik hareketinden kopacaktır. Deniz'in de içinde yer aldığı MDD'ciler ise hem daha eylemcidir hem de ideolojik açıdan daha doğru bir yerde konumlanmaktadır. Bu nedenle Deniz'lerin önderlik ettiği öğrenci hareketi hızla kitleselleşecek ve devrimci bir halk hareketine dönüşecektir. "
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.