Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

216 syf.
5/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Öncelikle eserin dinsel bir mahiyette yazılmadığını, sosyolojik, kısmen de tarihsel bir çalışma olduğunu belirtmek gerekir. İnceleme yaptığı konulara bakış açısı derinlemesine olmaktan ziyade, üstünkörü ifade edilmiştir. Konuya değinilmiş dersek daha doğru ifade etmiş oluruz. Zira esere adını vermesine rağmen mitsel tek veri sunmamış, hiçbir Türk mitolojisine değinilmemiş, hurafelere dair açıklamalar yapılmamış, makale formatından öteye gidilmemiştir. Kitap temel olarak toplumların bir dini yaşarken, önceki dinlerinden bazı unsurları yeni inançlarına taşıdıkları ve bir karma-inanç oluşturdukları savına dayanmaktadır. Yazarımız bu savı desteklemek için de oldukça çaba sarfetmiştir. Yazarın buradaki iddiası büyük ölçüde doğru olmakla beraber konuya yüzeysel değindiğinden okuyucuya anlatmak istediklerini ifade edememiştir. Yazarın bazı konularda da tarihsel verilerin dışına çıktığı, kişisel yorum seviyesinde açıklamalar yaptığı görülmektedir. Bunlardan bir kaçını örneklemek gerekirse; -Yazar, Mevlananın Konevi'den etkilendiğini söylemektedir. Gerçekte ise tam tersidir. Tarihsel veriler bize Mevlananın Konevi'ye düşman olduğunu göstermektedir. Tartışmaya dahi gerek olmayan çok net bir konudur. -Bir diğer iddia, Mevlananın vahdet-i vücut ehli olduğudur. Bu konuda da Mevlanayı yanlış yorumlamıştır. Mevlananın görüşü, her nereye baksa sevdiğini gören Mecnun'un haline benzetilebilir ki, burada vahdet anlayışı yoktur. Kısmen de hululiye inancı vardır. -Bir diğer iddia'da Hacı Bektaş'ın İslam'ın farzlarına önem vermediğidir. Bakınız Hacı Bektaş'ın Vilayetnamesinde (sayfa 8) ne denmektedir: “Hünkar Hacı Bektaş Veli, halktan çekildi. Bir ibadet yurdunda karar kıldı. İbadete koyuldu. Riyazetten öyle bir hale geldi ki, namazda rükuya gittiği zaman beyni yerinden oynardı. Secdeden kalkınca beyni yerine gelirdi. Tam kırk yıl ibadet etti…” İşte yazar, tarihsel verilerle ibadete düşkünlüğü ortada olan Hacı Bektaş'ın farzlara önem vermediğini iddia etmiş ve bu konuda ortaya delil koyma zahmetine dahi girmemiştir. -Yazar, Hacı Bektaş ve Mevlana ilişkisinde de farklı bir tavır ortaya koyarak, Hacı Bektaş'ın islamın fazlarına riayet etmemesi sebebiyle Mevlana'ca kınandığını söylemiştir ki, bu iddiayı da hayretle karşıladığımı belirtmeliyim. Birincisi, tarihsel verilere göre, Mevlananın kendi döneminde dahi Hristiyan, mecusi v.b. diğer dinlere mensup hiç ibadet eymeyen talebeleri olmuş, Mevlana bu talebelerine İslamın farzlarını dikte etmemiştir. Ayrıntılı bilgi Eflaki'de mevcuttur. İkinci husus ise, Mevlana-Hacı Bektaş mücadelesinin sebebi, Mevlananın büyük kin beslediği Ahi Evran'ın karısının Hacı Bektaş'a sığınması ve onu abisi olarak görerek dergahında kalmasıdır. Bu konu da Mikail Bayram Hocanın eserlerinde kaynaklar eşliğinde incelenmiştir. Esere dair oldukça geniş açıklamalar yapılabilir. Eserin büyük bölümünde Gölpınarlı, Ahmet Yaşar Ocak gibi büyük tarihçilerin fikirleri ve araştırmaları kullanılmıştır. Daha önce bu yazarların eserlerini okuyanlar, eseri okudukça bu etkiyi göreceklerdir. Konuya ilgisi olan okurlara bu sebeple, Ahmet Yaşar Ocak'ın ve Abdülbaki Gölpınarlı'nın eserlerini okumalarını tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
Hurafeler ve Mitler
Hurafeler ve MitlerSüreyya Su · İletişim Yayıncılık · 20119 okunma
·
116 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.