Adını sürekli duyduğum içimde her zaman başlama isteği olan Bukowski ile nihayet tanıştım. Çok büyük bir heyecanla başlamıştım kitaba, ki sayfalar ilerledikçe afallamaya, neler oluyor demeye başldım. Çünkü yeraltı edebiyatına ilk defa giriş yapıyordum ve karşımdaki yazılanlar daha önce okumadığım tarzdaydı. Hem yazar hakkında bilgi sahibi değildim hem de yazın tarzıyla..Yazarın kendi hayatını mı yoksa kurgu bir hayatı mı anlattığını kestirememiştim. Yok bu böyle gitmez diyerek Bukowski belgeseli olan “Born Into This” i açıp izlemeye başladım. İzledikçe Bukowski’yi tanıdım, tanıdıkça derin bir insan olduğunu fark ettim. Yaşadıkları onu ‘iyi edebiyat’ yapmaya zorlamış ve ortaya samimi dili olan kitaplarını çıkarmıştı. Birçok noktada ortak fikirlerimiz olduğunu fark ettim. Her ne kadar ‘Factotum’ kitabı, kitapları içerisindeki en fazla cinselliği en fazla küfürü içerse de bir şekilde sevdim Bukowski’yi. Bukowski tarzına alışık olmayanlara Factotum’un ağır geleceğini düşünüyorum. Dilinin ağır olmasından dolayı değil kesinlikle aksine fazla samimi dilinin sizi kahkahalara boğduğu sayfalar çoğunlukta. Tekrar gülümsemek için işaretler bile koydum. :) Yine de kelimelerle anlatamadığım Bukowski’nin okunması gerekir bence, ama önyargısız..
Kitap 20’li yaşlarındaki tam da ‘Factotum’ olan Henry Chinaski yani Charles Bukowski’yi anlatıyor. Tam manasıyla serseri takımından ‘aylak’ diyebileceğimiz bir adam Charles Bukowski. Para kazanmak, yaşamak için bulabildiği her tür ayak işine girer ve ilk fırsatta çıkar. Böyle böyle hayatına devam eder.
Kitapla aynı adı taşıyan bir film de var. Tamamen kitabı yansıtmasa da (tabii ki kesilmiş sahneler var) filme uyarlanmış. Filmi karakterlerin nasıl oynandığını merak ettiğim için izledim. Matt Dillon harika bir Bukowski performansı sergilemiş. Ama dikkatimi çekenin Jan karakterini oynayan Lili Taylor olduğunu söylemeliyim. Kafamdaki Jan ile filmde ki Jan aynıydı. Bukowski severler izleyebilir.
Son olarak Avi Pardo’nun çevirisine dikkat çekmek istiyorum. Bukowski’nin sade üslubunu o kadar güzel yansıtmış ki.. Avi Pardo’nun nefis çevirisi ile ortaya çıkan ‘Factotum’ u araştırıp okumanızı tavsiye ediyorum.Merak edenler olursa kitabın kendisini edinip okunabilirler. :)