Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
“Her erkek babasıyla hesaplaşmalıdır!” Kitapçıda dolaşırken, sezgilerimin dürtmesiyle aldığım bir kitaptı Bozuk Pusula. Daha evvel ismine de, yazarına da rastlamamıştım açıkçası. Arka kapaktaki tanıtım yazısını okuduktan sonra, alıp çıkmam bir oldu. Bu kadar iyi bir konu ve anlatımın olması gerçekten beni mutlu etti. Kitap son derece etkileyici, sarsıcı ve içtendi. Yazarı Ali Bahtiyari hakkında çok bilgiye ulaşamadım. İlk kitabı olduğunu, İstanbul’da yaşadığını öğrendim. Buradan yazarın ellerine güller, kalemine bol minnet bırakmak istiyorum. Sayfaları okurken karakterlerin hepsiyle öyle bütünleşip, hayat hikayelerini soludum ki, kitap biterken okumayı ağırdan aldım. Muhteşemdi! “Dante’nin Araf’ında, ortada duranlara ve orada durabilmek için gereken sertliğe adanmıştır” sözüyle okuduğunuzda ne anlama geldiğini anlıyorsunuz. Eserde birden çok karakter var, birinin hikayesi bir ötekinin hikayesine bağlanıyor. İlk önce tablo kaçakçılığı yapan Osta ile başlıyor hikaye. Osta’nın daimi müşterisi Profesör Ansel’i tanıyoruz. Ansel iş dışında Osta’yı dostu olarak nitelendiriyor. Yaşadığı kasabadan kaçan İlas çıkıyor sonra karşımıza, Osta ile yolları kesişiyor. Bu arada Osta sevdiği kızı ailesi onaylamadığı için kaçırmak zorunda kalıyor. O andan itibaren Osta ve İlas ortak bir kaderin motifleri gibi oluyorlar. Set arkasında çalışan Panyeri’de olaya dahil olduktan sonra, onun baba yerine koyduğu Rubeni, ortak tanıdıkları ve daha sonra sürpriz biri çıkan deli dedikleri bardaki Teymar, asla babasını tanıma şansı olmayıp, azılı bir katil ve suçlu olan Hieras, babasının varlığını hayatından kirli bir leke gibi çıkarıp, varoluşunun hiçliğinde kaybolan Kanasta yer alıyor. Okurken çizdiğim yerler çok fazlaydı. Ben bu fazla çizme işini bir de Hakan Günday’ın kitaplarında çok yapıyorum. Tarz olarak da biraz benzerlikler vardı. Belki bu yüzden sevdim. Baba temasının işlendiği, onun varlığından çok yokluğunun geride nasıl bir boşluk bıraktığını yazar çok iyi anlatmış. Karakterlerin hepsi de varoluşun verdiği o acımasız hiçliğin gölgesindeler. Yazar bunu sık sık vurguladığı, babayı sadece bir şablon yerine koysada, bir yandan da “Erkek ne kadar inkar etse de babasına benzemekten alıkoyamıyor kendisini” diyerek her armudun bir dibe düşme durumundan da bahsediyor. Yıllar önce okuduğum Turgenyev’in Babalar ve Oğullar eseri de beni etkilemişti. Konuşmalar çok sağlam ve uyarıcı felsefi mesajlarla doluydu. Kaos adlı kitabın finalinin olduğu bölüm, çok yakışır bir son oldu. O bölümden birkaç cümle paylaşmak istiyorum; “Vitam cum morte mutavit (Ölümle hayatı takas etti)” “Tanrı, insanlar yolunu kaybetsin diye acıyı, kendine meydan okuyan kibriyle tanışsın diye büyük sözleri, ölümsüz olduğunu sanıp yanılsın diye de duyguları salmıştı yeryüzüne. Terbiye sanatının evde kalmış aktörleriydi onlar.” “Bazen babanın yanı başında olmasındansa onun büyük hikayesi daha çok işe yarıyordu.” “Bir baba kendini içeride öldürdüğünde doğan çocuk da yarı ölü bir hayatı ezberliyordu.” “Herkesin kuzeyi başka yöndeydi. Bozulmuş bir pusula gibi.” Okumanın keyfini bu tarzı seviyorsanız doya doya yaşamanız dileğiyle, herkese iyi okumalar.
Bozuk Pusula
Bozuk PusulaAli Bahtiyari · Koton Kitap · 201629 okunma
··
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.