Gönderi

216 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Eminim ki herkes Cennete gitmek ister, ama kimse ölmek istemez. Belki de en büyük sorunumuz budur. Her şeyi olsun isterken her şeyi kaybetmek. Madem ki Tanrı, kendini insanlarda hayvanlardan, hayvanlarda da bitkilerden daha fazla gösteriyor; o halde tüm bu nefsani arzuların sorumluluğunu ona yükleyebilir miyiz? Elbette hayır. Bu sınırı aşmak olurdu. Hayır, biz sınırı aşanlardan değil sadece sorgulamayı sevenlerdeniz. Sorgulamak da zorundayız. Kainatta yaradılmış her şey Tanrı’dan gelir. Ve eğer Tanrı iyiyse -ki öyle kabul ediyoruz- o zaman yaradılanların iyiye, doğruya susamış olmaları gerekmez mi? Peki ama bunca cehennemlik günah neden işleniyor? Bu da bizi tek bir kader olamayacağı sorunsalına götürüyor. Eğer tek bir kader varsa bu insanların cehenneme gideceği zaten yaradılmazken belliydi ve sorumlusu Tanrı demek zorundayız. Eğer tek bir kader yoksa ve birden fazla kader var ise yalnızca Allah’ın bildiği bu kaderlerden herhangi birisini, yaptığımız seçimlerle kendimiz belirliyoruzdur. Bunun da sorumluluğu tamamen bize ait oluyor. Evet bazen gitmemiz gereken yoldan gitmek zorunda bırakılmış olabiliriz. Yalancı zevklere uyarak dünyaya meyletmiş, Cenneti ıskalamış olabiliriz. Ama bütün günahlarımızdan sıyrılabilirsek Tanrıya benzeyebilir ve Cennetde onunla buluşabiliriz. Varoluşçu felsefi akımlara göre insanın önceden belirlenmiş bir doğası yoktur. İnsan var olduktan sonra kendi doğasını kendisi belirler. Hobbes’a göreyse insan doğuştan kötücül tasarlanmıştır. Hangisi haklı bilmiyorum. Ama insanın insan olduğu sürece cennetde bir yeri olacağına inanıyorum. Eğer özgür iradeye sahip varlıklarsak o zaman bu kötülüğü Tanrıya mal edemeyiz. Bize Tanrı tarafından bahşedilen özgür irademizi yanlış yorumluyoruz. Kötülüklerin kaynağı aslında gene özgür irademiz. Dünyadaki kötülükleri ortadan kaldırırsak o kötülükleri yok eden iyilikleri de ortadan kaldırmış oluruz. Peki bir de başka bir pencereden bakalım. Cennetde hizmet etmektense Cehennemde hüküm sürmeyi tercih eder miydiniz? Eğer böyle bir seçim yaparsanız Şeytan’ın yapabildikleri karşısında önce şüphe eder sonraysa korkuyla saygı duyarsınız. Ancak zamanla anlarsınız ki aslında hiçbir şey kazanmamak uğruna her şeyi kaybetmişsiniz. “İnsanoğlunun içinde canlanan her türlü hissi besledim. Onun ne istediğini önemsedim, onu hiçbir zaman yargılamadım. Neden? Çünkü onu hiçbir zaman reddetmedim, kusurlarına rağmen. Ben insanoğlunun fanıyım!” -Şeytan Evet, o böyle çalışıyor. Gerçek mutluluktan dikkati dağıtmanın tek gerçek yolu materyalizmdir. Dante’nin de İlahi Komedyası’nda bize anlatmak istediği aslında budur. Deizm, paganlık, şehvet, oburluk, aç gözlülük, savurganlık ve cimrilik, hilekarlık, hainlik, kibir, hırs ve daha niceleri… Genelde de baksanız özelde de baksanız daima materyalizme çıkıyorsunuz. Siz hiç cenneti elde etmek için aç gözlülük yapan birini gördünüz mü? Ya da cennetde bir villa satın almak için hilekarlık yapan birini? Değil mi… Umarım bir gün biri çıkıp da “Ey insanoğlu” dediğinde üzerine alınacak biri bulunur…
İlahi Komedya - Cennet
İlahi Komedya - CennetDante Alighieri · Altın Kitaplar · 20191,180 okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.