Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

94 syf.
8/10 puan verdi
"Çünkü yaşam bir yanıt değil, bir sorudur ve yaşamın yanıtı siz, kendinizsinizdir." Kitap tam da bu alıntı çerçevesinde amaçları, insanlar hakkında fikirleri, aşk, aile ve pek çok şeye dair gençliğin o kendi yoğunluğuyla dolu. Hayatın sıradan, olduk halinde bazı durumlar vardır. "Bildik" durumlardır bunlar, zorunlu(gibi)... Okumak, diploma sahibi olmak, iş edinmek, aile kurmak. Sorumluluk, sorumluluk, sorumluluk... İşte böyle bi' fikirsel derinlikte kendi zihin duvarlarında yalpalanırken tanışıyor Owen Natalia'yla. Arkadaşlığın, dostluğa nasıl dönüştüğüne, bu dostluğun aşk fikriyle nasıl korku-düşlü bi' evreye geçip eski hale geldiğine ve daha derin, daha farklı, daha aşklı bi' şekilde ilerlediğini okuyoruz. Kitabın akışı çok sakin, dili çok duru, kurgu tahmin edilebilir düzeyde. Fakat tüm bu görünür sadeliğin ardında öylesine insani, temel fikirler, akılda dönüp duran düşünceler var ki... İki tür sevgi vardır; biri dostluktaki sevgi, biri aşktaki sevgi. Oysa yaşam sevgisi olmadan hiç biri olmaz, hepsi yavanlık içinde sıradan kalıplara dönüşür. Asıl sevgi, bir amaç bir yaşama isteği içinde içte, derinde yaşama sevgisini hissedebilmektedir. Kitap bunu yalın, kendi halinde, naifçe sorgulatarak verdi bana. Kitapta Emily Brontë'nin yirmi iki yaşındayken yazmış olduğu bu etkileyici şiire rastladım : Pek aldırmadığım zenginlikler de Gülüp geçtiğim Aşk da Şöhret tutkusu da birer düş Tan ağarınca yitip giden Dua etsem, dudaklarımı Kıpırdatan biricik dua şu: "Taşıdığım şu kalbi at Özgürlüğümü ver bana" Evet, tez geçen günler biterken Tek dileğim bu, Yaşam ve ölümde, bukağısız bir ruh Ve dayanma cesareti! Hayatın içinde ilerlerken korku sarıyor insanı. Bu korku çevreyle alakalı, aile, meslek fikriyle alakalı. Tüm bunların zorlayıcı, yoğun buharı altında kişi nefes alamaz hale geliyor, yaşam sevgisinin özü yitik bi' kalıba dökülüyor. "Düş kurbanları" benzetmesi geliyor aklıma, bence bu duruma uyuyor. Çünkü düşlenenin aksi oluyor giderek, beklenmediklerin gerçekleşmesi, sıradanlık içinde "aynılık boyalı" kısır hayatı yaşama korkusu. Bizleşmiş benlerden oluşan topluma karşı kişinin ben'lik diretisi, korkusu. Bu direnç savaşmayı gerektiriyor, gücü gerektiriyor. Oysa kişinin yaşam sevgisi olmazsa amaçları için, kendi için temel gücü bulamaz ve bu sefer kendi istediği hayatı da yaşayamaz, "yolda olmak" hali biter. Bu çift yönlü vurgun, kendine has bi' gençlik çıkmazı. Yine de düşe kalka, dostlarca kitapla, tutunarak savaşılabiliyor/direnilebiliyor. Çünkü yaşamın kendisi bir soru ve her kitap kendine özgü sorularıyla bizlere hayat veriyor. Geleceğe sevgiler...
Her Yerden Çok Uzakta
Her Yerden Çok UzaktaUrsula K. Le Guin · İmge Kitabevi · 20041,302 okunma
··
319 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.