Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Hatırladığın kadar gerçek?
… “Hatırladıklarımız gördüklerimizin tıpatıp aynısı olmuyor. Olmasını istediğimiz, olmasından korktuğumuz ya da olduğunu sandığımız şekilde hatırlıyoruz hadiseleri. Oldukları gibi değil. Genellikle öyle değil. Bu yüzden her şeyin tam olarak birazdan olduğu gibi olduğunu iddia edemem. Ama her şeyi birazdan anlatacağım gibi hatırladığıma yemin edebilirim…” (17. Sayfa) Kitabı bitireli birkaç gün oluyor. Ancak kitap bittikten sonra kitabı her düşündüğümde aklıma gelen satırlar bunlar. Yaşadıklarımız ve hatırladıklarımız… Yaşadıklarımız ve anlattıklarımız… Yaşadıklarımız ve yaşadığımızı sandıklarımız… Benzer düşünceleri Italo Calvino’nun San Giovanni Yolu kitabında da okumuştum. O kitapta da en aklımda kalan kısım orasıdır: “Ve şu anki korkum, bir anı genel çizgileriyle belirir belirmez, savaşın ve gençliğin her zamanki gibi yanlış yapmacık duygusal bir çehreye dönüşmesi –böyle bir üslup, olayların gerçekten nasıl olduğunu değil, yalnızca bizim onları kendimizce nasıl gördüğümüzü, dile getirdiğimizi anlatabilir. Geçmişi, o kuşatılmış köyde gizli geçmişi yok mu ediyorum, kurtarıyor muyum, bilemiyorum.”(58)… “Çarpışmada görmediklerimin anısı, gerçekten yaşadıklarımdan daha kesin bir düzen ve anlam kazabiliyor..”(60) Sahi bizim için de öyle değil mi? Kendi hatırladıklarımızla gerçekten yaşananlar arasındaki ayrıma daha gelmeden önce başkalarının hatırladıklarının bize olan etkisi yok mu? Bazı çocukluk anılarım var benim mesela… Onları yaşadığım geçmişten bir parça olarak mı hatırlıyorum yoksa ailedekilerin beraber toplandıkları bir çay sohbetinde anlatılanlardan kafamda canlandırdığım bir şeyi mi hatırlıyorum? Bilmiyorum… Ben kendi hatırladığım gibi mi, yoksa onların hatırladığı gibi mi hatırlıyorum? Hatırlamak dediğimiz eylem söz konusu olduğunda “gerçek” denen şeyden söz edebilir miyiz? Düşünce ve hayal gücünün ucu bucağı yok sanırım. Baksanıza… Hayal gücü; benim çocukluk anılarımı, başkalarından gelen bilgi kırıntılarıyla birleştirip benim için capcanlı bir ‘anı’ haline getirebiliyor. Ve ben bunu o kadar net ‘hatırlıyorum’ ki kafamda sahneler akıp gidiyor. Bir de Nermin Yıldırım ve Calvino’nun bahsettiği konu var tabi… ‘Kendi’ hatırladıklarımız ne kadar gerçek? Peki geçmiş dediğimiz, bizim geleceğimizi şekillendiren şey, gerçekler midir yani yaşamış olduklarımız mıdır? Yoksa hatırladıklarımız diğer bir deyişle yaşadığımızı sandıklarımız mı? Peki ya ‘hatırlamak’ dediğimiz şey sabit midir? Bir şeyi hep o haliyle mi hatırlarız mesela? Sanmıyorum… Benim anılarım değişiyor kimi zaman… İnsanların davranışlarına yüklediğim anlama göre değişiyor mesela… Ya da onların gözünde benim davranışlarımın geldiği anlam değişiyor… Bazen çok küçük değişiklikler oluyor annemin saç rengini farklı hatırlıyorum mesela ya da kardeşimin yaşını… Bazen büyük oluyor bu değişim; annemin bana karşı davranışlarını, duygu ve düşüncelerini ergenlik zamanımda hatırladığımdan farklı hatırlıyorum mesela şimdi… Zaman herkes için bir kez yaşanıyor belki ama zihin aynasında sayısız defa farklı biçimlerde kırılarak bizlerin hayal gücüne yansıyor sanki… Kitabın konusundan epey saptım sanırım ama kitabın temelinde bunun olduğunu düşünüyorum: Hatırladıklarımız ve yaşadıklarımız arasındaki fark…. Akıcı bir kitap olduğunu söylemeliyim öncelikle bir günde bitti kitap. Bir yolculuk hikayesi… Hatta hatırlanandan yaşanana giden bir yolculuk da diyebiliriz… Kitapta altını çizeceğim sürüyle cümle vardı. Fakat bazen cümleler ne kadar güzel olsa da sırıtırlar ya hani… Bir olay akışı vardır ama peşinden gelen felsefi akışla çatışır… Güzel cümle kurma ihtiyacı mı denir buna bilmiyorum ama o beni biraz rahatsız etti açıkçası. Bunun yanında bir de yerli kitaplarda çokça karşılaştığım fazla melankoli havası hissettim kitapta. Ben melankoli severim aslında. Kitabın içeriğine ve konusuna baktığımda da bu havanın olması çok normal ama… Bir ama var işte… En sonda eleştirileri sıralasam da benim sevdiğim bir kitap oldu ‘Dokunmadan’… Birkaç cümlesiyle bende çağrıştırdığı şeyler bile bu kitabı sevmem için bir neden aslında. Ama cümleler dışında gerek konusu, gerek üslubuyla güzel bir kitaptı. İnsanın içindeki iyi-kötü savaşı, masumiyetin sorgulanması, vicdan gibi konulara güzel yaklaşmış. Bir deftere yapıştırılmış gazete kupürleri üzerinden, sayfalar arasında içler acısı halimizi gözler önüne sermiş. Hatta bir yerde direk ‘Şahsiyet’ dizisini hatırladım… Neyse spoiler yok :) Sonuç olarak tavsiye ederim, bence seveceksiniz :))
Dokunmadan
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175,7bin okunma
··
327 görüntüleme
Rabia okurunun profil resmi
Uzun bir süredir okuma listemde ama bir türlü denk getirip de okuyamadım nedense. İncelemeniz daha da çok merak ettirdi, çok güzel olmuş, özellikle sorgulamalarınız beni de düşünmeye itti. Elinize sağlık. :)
İclâl okurunun profil resmi
Benim de uzun zamandır beklettiğim bir kitaptı Dokunmadan :)) Ama başlayınca akıp gidiyor :) Çok teşekkür ederim yorumunuz için :))
Nesrin A. okurunun profil resmi
Aslında bu değindiğiniz 'yanlış hafıza' olarak geçiyor. Hafızamız dış etkenler tarafından kolayca yanıltılabiliyor, bazen de koruma amaçlı beynimiz oyun oynuyor ya bize :) O 'güzel cümle kurma ihtiyacından' muzdarip yazarlar çokça zikrediliyor bu aralar. Elinize sağlık güzel, düşündürücü bir inceleme olmuş.
İclâl okurunun profil resmi
Tam olarak kitapta anlatılan da bu zaten 'koruma amaçlı' olan :)) Ben biraz daha abartıp 'gerçek hafıza' var mı'yı sorgulamaya çalıştım... Çünkü sağlıklı ya da sağlıksız her insanın hafızası kendince doğru... Yani benim için öyle en azından :)) Dediğiniz gibi beynimiz oyun oynuyor bize, anlayamıyoruz bile... Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.