Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

176 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bir Dergi İncelemesi- Post Öykü Sayı 23
Toplumumuzda kitap okuyan kişi sayısı çok azdır. Hele de öykü okuyanlar daha azdır (bunlardan biri de benim). Eğer siz de benim gibiyseniz bu dergi, öykü okumaya başlamak için biçilmiş bir kaftan. Dergilerde çeşitli tarzlarda öyküler mevcut. Bu yüzden birinden birini beğeneceğinizi düşünüyorum. Mesela bir öyküde hoca dertleri olan birine okuyup üfledikten sonra o kişi rahatlıyor. Ben bu öyküyü işte bu yüzden hiç sevmedim. Ama “ Uçan Adam” a bayıldım. Çünkü kurgusu çok iyiydi. Aynı şekilde “ Saçların, Eller ve Derin Bir Çukur” u da beğendim. "Keşfedilmemiş Bir Yalnızlık Önerisi “ adından da anlaşılacağı üzere “yalnızlık” ı işliyor. Öykünün özellikle kurgusu oldukça basit. Ama yazarın, Eda İşler’ in, dili o kadar samimiydi ki bu öykü de çok hoşuma gitti. “Henosis” adlı öykü bir çeviri öyküsü, aynı zamanda ödüllü bir yazarın öyküsü. Bu öyküde dikkatimi çeken şey öykünün bölümlere ayrılmış olması ve bu bölümlerin karışık olarak verilmiş olmasıydı. Ben öyküyü anlayabilmek için sayfa sırasıyla değil, bölüm sırasıyla okudum. Ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması için öykünün bir sayfasını paylaşıyorum. hizliresim.com/Q2nLVZ Dergide daha birçok öykü var. Ben sadece dikkatimi en çok çekenlerden bahsettim. Derginin bu sayıdaki ( 2 ayda bir çıkan dergi olduğu için “ayki” yazamazdım :) )dosya konusu “ Yeniden Yazabiliyor muyuz?”. Dergide yazılanları okuduğumda anladım ki “evet, yeniden yazabiliyoruz.” Dergide birçok yeniden yazılmış olan eserlerden bahsediliyor. Örneğin bol olması hoşuma gitmedi değil. Ben dergide bahsedilmeyen şu meşhur Shakespeare’ in “Romeo ve Juliet” inden biraz bahsedeyim. O dillere destan aşk öyküsü orijinal değil. Nasıl mı? İşte cevabı nereye.com.tr/romeo-juliet-as... Bunu öğrendiğimde açıkçası Shakespeare biraz gözümden düşmüştü. Ama dergide anlatılanlardan yola çıkarak bir eseri biricik yapanın sadece konusu veya karakterleri olmadığını söyleyebilirim. Biricikliği sağlayan esas şey yazarın kendisidir. Yazar, ilham aldığı eserden farklı olarak eserine ne katmıştır? İşte, asıl sorulması gereken soru budur! Shakespeare, “Romeo ve Juliet” te önceki eserden farklı olarak karakter isimlerinin bazılarını değiştirmiş, karakterlere bazı özellikler eklemiştir. Ama bu eseri Shakespeare’in yapan en önemli şey kullanılan dildir yani Shakespeare’in o kendine has dili. “Balkanlarda Dört Öykücü” başlığı altında Cemal Şakar, Necip Tosun, Abdullah Harmancı ve Aykut Ertuğrul’la bir söyleşi yapılmış. Söyleşide dikkatimi çeken nokta sol kitaplarının piyasada yerini alırken sağ kitaplarının burada başarısız olmasından bahsedilmesi (sağ ve sol kavramlarını ayrıştırmak için kullanmayı hiç sevmem ama durumu anlatmak için bunu yapmaya mecbur kaldım) ve Yaşar Kemal, Aziz Nesin gibi yazarların eserlerinin çevirisi yapılıp tanınırken Sezai Karakoç gibi yazarların eserlerinin çevrilmemesi ve dolayısıyla Karakoç ve benzeri yazarların tanınmamasıdır. Ben edebiyatın sağ,sol, Doğu, Batı, Türk edebiyatı, Rus edebiyatı vb. şekilde ayrıştırılmasına karşıyım. Benim için edebiyat sadece “edebiyat” tır. Ben edebiyatta sadece “insan”ı görmek isterim. İnsanların sevinçleri,üzüntüleri,kızgınlıkları, kısacası “insan”ın yaşadıklarıdır benim görmek istediklerim. Ayrıca eğer “sol” edebiyatı söyleşide bahsedildiği bir durumdaysa bu sadece o kesimin değil hepimizin derdi olmalıdır. Kimin söylediğini hatırlayamadığım bir söz var, bu sözü çok severim çünkü oldukça mantıklı; “ insanlar duygularda birleşirken düşüncelerde ayrılır.” gibi bir sözdü. İşte biz her alanda olduğu gibi edebiyatta da düşüncelerde ayrılıp “sağ,sol, kuzey, güney, Amerikan, Çinli” vb. şekilde edebiyatı kategorilere ayırırsak ve en kötüsü de “biz” den olmayana önyargılı olursak vay halimize! Mesela ben din konulu kitaplara karşı mesafeliyim. Çünkü tarzım değil. Ama bu o tür kitapları hiç okumayacağım veya o türleri okuyanları aşağılayıp hakaret edeceğim anlamına gelmiyor. Benim kitaplarda karşı çıkacağım tek şey insanları yanlışa yönlendirmektir. “Edebiyat” “edeb” ten gelir, dolayısıyla yazılan kitaplardan da bunu beklerim. Ama bu demek değildir ki “edebiyat her zaman bize iyiliği, güzelliği anlatsın.” Demek istediğim her şeyde olduğu gibi bu konuda da sınır bilmek, haddini bilmek, edep bilmektir. Dergide Ayrıntı Dergisi’nin eleştirilmesini hiç ama hiç doğru bulmadım. Sonuçta eleştiren de bir dergi ve bu yüzden bu durum hiç hoşuma gitmedi. Anladığım kadarıyla Post Öykü sahipleri sağ kesimden, Ayrıntı Dergi ise sol… Gördüğünüz gibi bu konuda da bir ayrışma söz konusu. Birçok konuda olduğu gibi “edebiyat” da da bir ayrışma, gruplaşma olduğu sürece bir adım bile ileri gidemeyiz. Tüm bunlar dışında dergi gerçekten dolu dolu, çok emek verildiği belli oluyor. Ufkumu açan, bazı konularda beni düşünmeye sevk eden bir dergi.
Post Öykü - Sayı 23
Post Öykü - Sayı 23Post Öykü · Post Öykü Dergisi · 201812 okunma
··
23 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, tanımış olduk bu dergiyi de sayenizde. Can'ın Öykü gazetesini de öneririm farklı hikayeler için. Onun dışında yeniden yazma ile ilgili bir faaliyet olacak 15'i gibi Metin Hoca'nın tavsiyesiyle- oraya da bekleriz efendim. Edebiyatın edeb'den geldiğini bilmiyordum, siz söyleyince baktım - evet kelime aynı (adab) ama ikinci anlamı "yaşam tarzına ilişkin hikaye ve gözlemlerden oluşan ve Arapçada 8. yy'dan itibaren yaygınlaşan yazın biçimi" şeklinde. Bana usül gibi bir şeyden gelmiş gibi geldi bu da, ama sizin dediğiniz de olabilir tabi. Sağ ve Sol kısmına gelirsek, normalde- en geniş enlamıyla- solu mevcudu değiştirmek isteyen olarak, sağı da var olanı muhafaza eden olarak düşünebiliriz bence. O yüzden benim kafa yapım da hep sol eğilimli oldu, ama bu yüzden saçma sapan konuşan sol eğilimli insanlara prim vereceğim diye bir şey de yok. Sonuçta sağ/sol insanın kendine yakışanı giymesidir bence diyerek bu yorumumu da tamamlamış olayım. Teşekkürler bize burada konuşma fırsatı verdiğiniz için çeşitli reklamlarla:)
Medine okurunun profil resmi
Bir ara raflarda bir öykü gazetesi görmüştüm. Büyük ihtimalle bahsettiğiniz gazetedir. Onu da hiç alıp okumadım. İlk fırsatta alayım. Gazete Can Yayınları'nın mı? Yazma konusunda hiç iyi değilim, bu konuda kendime güvenmiyorum. Yine de belli olmaz bir çılgınlık yapabilirim.:D Edebiyat kelimesinin kökü hakkında liseden arta kalan bilgimi ( :) ) yazdığım için bu konuda eksigim vardır muhakkak. Ama çok bilgili olmasak da şunu yapabiliriz; edeb- iyat. Reklama mecbur kaldım diyeyim.Yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Esther. Sema okurunun profil resmi
" Benim için edebiyat sadece"edebiyat"tır." Bu kısım tam benim de savunduğum kısım. Nefret ediyorum elimde Necip Fazıl görüp küçümseyenlerden yahut Aziz Nesin görüp yuhalayanlardan... Halbuki ben her şeyin okunması taraftarıyım. Üstelik fikir ile ilgili yazılarda bile karşıt görüşe de hâkim olunmalı diye düşünüyorum. Kaldı ki edebi metinleri okumayacağım ayıracağım. O yüzden okuyalım ve böyle inceleme yazalım. Emeğinize sağlık. Romeo ve Juliet de ayrı bir bilgi oldu.:)
Medine okurunun profil resmi
Teşekkürler yorumunuz için. Dediğiniz gibi bir fikre karşı olmak istiyorsan o karşı olacağın fikri en iyi bilen sen olmalısın ki neye karşı olduğunu bilesin. Ama insanlar bu konuda eksik ne yazık ki. Araştırmadan, sorgulamadan körü körüne bir fikri tutuyorlar.
16 sonraki yanıtı göster
Murat Ç okurunun profil resmi
Öncelikle sağ ve sol diye ayırmam ama sığ ve özgür düşünce diye ayırırım. :) Sol kesim iyi bir eleştiri getirebiliyorken çoğu zaman, sağ kesim genel itibari ile ya milliyetçilik ya da dini bir konu ile muhafazakar görüş bildirme eğilimi içinde oluyor. Sol görüşler insani özgürlükler diye haykırabilirken sağ görüş pek oralı olmuyor. Olan var ama olmuyorlar çoğu zaman. Sürekli bir dönemle hesaplaşma dertleri oluyor. Sürekli bize öyle yapıldı ühüüüü böyle yapıldı ühüüüü bir gece de cahil kaldık edebiyatı maalesef... Hepsi yapıyor bir şey demiyorum ama sağ tarafta bence edebi dil sorunu var. Pek özgür görüşe hakim olma eğilimleri olmuyor. Bu genelleme değil bana denk gelenler. Yani benim NFK okuyabilmemin hiçbir imkanı yok. Olamaz da. (Kişisel görüşüm ve bana denk geldikleri ile yorumladım. Sakın bütün yazarları genellediğim algısı çıkmasın. Yoksa herkes herkesten beterdir biliyorum. :) Öykülere alışkanlığım dergiler sayesinde oldu. Daha sonra Rus öyküleri geldi... Sonra bir kaç yerli ve yabancı yazar. Ama 100 sayfalık bir kitapta 15 20 tane öykü varsa alıp okumam. 2 3 sayfalık öykülerin bir çoğu saçmalık derecesinde sıfır anlamla bize sunuluyor. Çok gereksiz. En son Sadık Hidayet in Diri Gömülen öykü kitabını aldım. Diri gömülen harikulade iken daha sonra olan tam hatırlamıyorum ama 6 7 öykü beni benden aldı. O yüzden uzun sayfası ve tek öykü kitabı varsa alıyorum yoksa bakmıyorum. Zaten çok fazla öykü okumuyorum. Dergiler o hevesimi alıyor. Ucundan azıcık diyelim. :))
1 önceki yanıtı göster
Medine okurunun profil resmi
Yorumlarınız için teşekkür ederim. Sığ ve özgür ayrımını sevdim doğrusu. Birçok konuda olduğu gibi edebiyatta da yenilikçi olmak lazım, önceden yapılanların üstüne koyabilmek lazım. Mesela yeşilçam filmlerinin çoğunun kurgusu bana basit gelir. Sebebi ise bu filmlerden daha karmaşık kurgulu filmleri izlemiş olmamdır. Yani yazar, dönemin insanlarını, şartlarını iyi analiz edip kitap yazmalı. Öykü konusunda size katılıyorum. Bazı öykülerde yarım kalmışlık oluyor.
NigRa okurunun profil resmi
Ayrıntı Dergi kısmını ben de doğru bulmadım. Bu ay yine almayı düşünüyorum epey detaylı incelemişsin.
Medine okurunun profil resmi
Teşekkürler. Bu dergiyi böyle detaylı incelemeseydim derginin hatrı kalırdı.:) Belki ben de alırım.
3 sonraki yanıtı göster
RA okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş edebiyat ile ilgili yazmış oldunuz düşüncelerinize katılıyorum. Dine karşı mesafeniz belki de isminizden geliyordur "Medine" :))
Medine okurunun profil resmi
Teşekkürler. Bir hocam yanlış hatırlamıyorsam Medine'nin medeniden geldiğini söylemişti. Medine'nin anlamı da "şehir" olarak çıkıyor. Ben de elimden geldiğince hemen hemen her konuda "medeni olmaya" çalışıyorum.:)
Okuma Delisi / Emir okurunun profil resmi
Öncelikle fikirleriniz gerçekten güzel. Edebiyat edepten gelir. Sonuna kadar haklısınız Bu dergiyi görmüştüm kitapçı da kapağı da bayağı havalıydı ama o an evdeki hala okunmayan 7-8 tane dergi aklıma geldi. Vazgeçtim. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Gerçekten güzel olmuş. Ve sizin sayenizde bu dergiyi okumaya başlayacağım =)))
Medine okurunun profil resmi
Teşekkürler. Gerçekten güzel hazırlanmış bir dergi, ufuk açıyor. Benim de bir o kadar okunmamış dergim varken bu dergiyi almıştım. O dergiler hala okunmayı bekliyor.:D
Lightmorelight okurunun profil resmi
Ayrışma gruplasma vardı, var ve olacak, bunu menfî ve müspet diye ayırabiliriz. Menfî olan kendi grubu sevgisinden ziyade dış grupların nefreti ve hasedi taşıyan grup veya kişidir. Sıkıntılı olan durumdur. Hele birde tek hak olarak kendini görüyorsa Allah Allah :), Dış gruplara demokratik bakmak, nefret duymamak, en azından hukuk devleti kuralları çerçevesinde hareket etmek. Eleştiri hakarete varmadıkca faydalı, ilerlemenin temelidir. Tek tipten kaçınmak lazım. Müspet rekabet ve işbirliği her alanda ilerlemenin şartıdır. Selametle efenim, sizin yazdıklarınızda alakası olmayabilir. Aklıma gelmişken yazayım dedim.
Li-3 okurunun profil resmi
Önceki sayısını almıştım ama eriniyordum okumaya. Yazınız sayesinde üstümdeki toprak kalktı. Elinize sağlık :))
Medine okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Bir kitaba bedel bir dergi bana göre hem içerik hem de sayfa sayısı olarak. Siz de önceki sayıyı okuyup bir inceleme yazarsanız okuruz, yorumlarız artık.:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.