Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

108 syf.
8/10 puan verdi
Ölümün soğuk nefesini ensemizde hissettiğimiz an "hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti" sözünü hepimiz söyleriz ve başkalarından da çok duymuşuzdur. Aslında hayat gerçekten bir film, bir oyundur bana göre, bizler de kendi hayatımızın aktörü, aktiristi. Başkalarının hayatının ise figurani, yardımcı oyuncusu, kötü kadını kötü adamıyız ya da kimilerinin hayatında başrolü paylaşırız. Hayatımızda hep başrolü oynarken ne acıdır ki hayatımızın yönetmeni olamayız hiç bir zaman. Hep başkaları bizim hayatımızı yönetme hakkını hayasızca bulur kendilerinde, bizden de çok iyi bir başrol oynamamizi isterler. Oysa kader bizim için ne güzel bir senaryo yazmıştı kim bilir? Suflor ise kadife tenli sesi ile hep iyliğimizi istemişti elinden bir şey gelmediği halde. Ama her defasında yönetmen; "olmuyor, olmuyor" diyip hayatımızın içine çok güzel etmeyi başarmıştı. Oğuz Atay bunları bu kitapta öyle güzel toplamış ki. Hayatımızın içine eden yönetmenleri şu sözleriyle ne de güzel ifade etmiş. " Taştan koltuklarına oturmuş kralların hemen karşısında, onlarla aynı seviyede oynardık oyunlarımızı. Sonra Batı'nın karanlığından Barbarlar geldiler ve aşağılık oyunları için sahneye indiler. Kader Tanrısı'nın kurbanları olan soylu oyuncuların yerini aslanların pençesine atılan zavallı köleler aldı (s.25) . Kralı sanarken kendimizi, aslında kendimize itiraf etmeye korktuğumuz kölesi değil miyiz kendi hayatımızın. Buna rağmen hep bir hayalin peşinde koşmaya devam ederiz. Gerçekleştirmek istediğimiz ne çok şey vardır kısacık ömrümüzde. Oysa ne çok şeye karavana kurşun atmışızdır, ömrümüz bir gün tamam olmayacak gibi yaşamışızdır hep, ama son sahne günü gelmiştir bizden habersiz. Klaket sesi (tık tık) sahne bilmem kaç mezar taşları ve omuzda taşınan ayaksız at... Kitapla ilgili düşüncelerimi toplantıya bırakmak istesem de bir kaç şeye yüzeysel değinmek istiyorum. Kitabı ilk kitapçıda elime aldığımda çok soğuk gelmişti bana ne kadar basit ve anlamsız bir kitap demiştim. Oysa yazarın hiç bir kitabını okumadan ustaya ne büyük bir saygısızlık ettiğimi kitabı bitirdikten sonra anladım. Sonrasinda kendi kendime şunu dedim yazarın belirttiği, hayalleri uğruna her şeyi feda eden, sadece kendini düşünen, bencilliği tavan yapmış sanatına ve işine saygı duysamda bir müptela gibi davranıp ihmal karliğini masumca gösteren ne çok Coşkun Ermiş'ler, sonra Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde ki Ali Kaptanın cefakâr, evin hem erkeği hem kadını, özgüveni erkek egemenliği altında çiğnenen silik bir kadın portresi çizen ve dizideki isimle kitaptaki isimde aynı olan (sanırım Cemile'lerin kaderi bu) Cemile karakterleri ne çok var etrafımızda. Yazar öyle güzel yazmış ki bu karakterlerin, karakteristik özelliklerini ben böyle karakteristik özellikleri çok iyi sentezleyeni ilk Murathan Mungan'ın Yüksek Topuklar'da gördüm bir de Oğuz Atay'da. Keşke hayatta olsaydı. Kendisiyle tanışmayı çok isterdim. Bu mümkün olmayacağından kendisinin bütün eserlerini okuyup kendisini daha iyi tanımaya çalışacağım. Kendisi beni hiç tanimasa da...
Oyunlarla Yaşayanlar
Oyunlarla YaşayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20209,2bin okunma
··
46 görüntüleme
Anıl okurunun profil resmi
Eline sağlık hocam, güzel bir inceleme olmuş.
Saint Simon okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Beğenmene sevindim. Senin kadar olamasakta karalamaya çalışıyoruz:))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.