Aşka tapanlar, aşık olanlar ve aşk için yaşayanlar, hepinize Selam. Buraya pembe gözlüklerinizi kırmaya, kırdığım için de sizlere hafif çaplı düşman olmaya geldim ;)
("Yok ben pembe gözlüklerimle mutluyum, aşkın saf, karşılıksız olduğunu biliyorum, buna inanıyorum ve böyle kalmasını istiyorum" derseniz de hemen bir alttaki iletiye geçin lütfen :) ve buraya kadar ayırdığınız zaman içinde ayrıyetten teşekkür ediyorum :) )
"Amaç, -Sebep, -Nasıl, -Neden" der dediğinizi duyar gibiyim. Sizleri daha fazla bekletmeden konuya giriş yapıyorum.
Not:
Ama bunun öncesinde, şunu da belirtmek isterim, hem bilmeyenler için küçük bir bilgi olmuş olur.
Geçenlerde çok değer verdiğim bir arkadaşımla sohbet ederken " Ya, biz Friedrich Nietzsche olsun Albert Einstein olsun bunların kitaplarını okuyoruz, beğeniyoruz, fikir ediniyoruz aceba onlar hangi kitapları, hangi yazarları okudularda böyle mükemmel düşünüp yazabiliyorlar." Ve sonra karşıma Arthur Schopenhaur (amca) çıktı.
Arthur Schopenhaur, irade üzerine analizleri, insani motivasyon ve tutku üzerine fikirleri ve yazım tarzı ile Friedrich Nietzsche, Richard Wagner, Ludwig Wittgenstein, Erwin Schrödinger, Albert Einstein, Sigmund Freud,Otto Rank, Carl Gutsov Jung, Leo Tolstoy, Thomas Mann ve Jorge Luis Borges gibi bugünün dünyasına büyük etkileri olan bir çok düşünürü etkilemiştir.
Kitaba geçecek olursak; Şimdi sizden bir iki dakikalığına gözlerinizi kapatmanızı ve bildiğiniz aşk hikayelerini, şarkılarını, şiirlerini, bestelerini anımsamanızı istiyorum.
Çok var öyle değil mi?
Bende öyle düşünmüştüm :)
Hatta hepimizin bildiği bir kaç tanesini yazayım;
Yusuf ile Züleyha'nın
Leyla ile Mecnun'un
Ferhat ile Şirin'in
Romeo ve Juliet'in aşkı
Atilla İlhan'ın - Ben sana mecburum bilemezsin,
Ahmed Arif'in Hasretinden prangalar eskittim,
Sabahattin Ali'nin çocuklar gibi şiiri
Hepimizin bir aralar yüreğine dokunan sahnelerden ise şu ikisi;
youtu.be/J-K8uG2Zkf0youtu.be/1LnWHDOM-CY
İşte Arthur Schopenhaur'a göre bunlar bizim inandığımız bildiğimiz "O, olsun başka bir şey istemem" yok efendim "Onun dışında hiç kimseyi sevemem" ,"onsuz yaşayamam"tarzı düşünceler aşkın tanımı değildir. Çünkü birilerini beğenme-isteme, içgüdülerimizin aslında bizlere empoze ettiği "Türe Hizmet'ten" başka bir şey değildir!
Türe hizmetin en büyük amacı ise; fiziksel olarak güzel bir çocuk yapmaktır. Bu yüzdendir ki "aşık olarak evlenenler, mutsuzluğa mahkum olur"diyor. Çünkü erkek elde ettiği kadını doğası gereği elde ettikten sonra, aşk duygusunu yitirir. Bu yüzde kitapta" Erkeğin eşine karşı sadakati yapaydır." der. Çünkü erkek bir yıl içinde bir sürü çocuk yapabilirken, kadın ikiz ihtimalini düşünmezsek eğer bir tane çocuk yapabilir. Bu yüzden kadının erkeğe sadakati artarken, erkek elde ettiği kadının dışındaki bütün kadınlara ilgi duyar.
Yani aslında iki kişilik ilişkilerin asıl temeli üçüncü bir kişinin ihtimaldir( yani çocuğun)
Kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Felsefe kitabı olması sizi korkutmasın. Dili gayet yalın ve anlaşılır tarzda. Ve inanıyorum ki okuyan herkese birşeyler katacaktır.
Aşkın MetafiziğiArthur Schopenhauer · Bordo Siyah Yayınları · 201213,4bin okunma
Belki de "doğasına uygun" olanı, "etik olan" olarak kabul ediyordur. Ama farz edelim ki öyle kabul etmiyor.
Evet , işte o zaman , "etik olanı" şeçerse diğer canlılardan ayrılır diyebiliriz. Ama yine de "etik olanı" seçer diyemeyiz.
Buna evet dersem kendime yaptığım bir saygısızlık olur, hayır dersem de bu seferde komik olur. Çünkü eğer bu erkeğin doğasında varsa bunu düzeltmeye çalışmak pek etkili olmaz diye düşünüyorum.