Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

119 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
"SANA KULLANILMAMIŞ ÇOCUKLUĞUMU BIRAKIYORUM ÜSTÜ KALSIN"
Yazarı okumaya Palyaço kitabıyla başlamıştım, İstanbul okuma grubunun seçtiği, arkadaşımız Selman'ın önerisiyle okuduğumuz kitabıyla. O kitabı da güzeldi bana göre, Almanya ve bir dönem hakkında bilgilendiriciydi ve savaş hakkında da kısmen. Fakat bu kitap savaşa, yani 2. Dünya Savaşına daha fazla değiniyor, zaten Böll savaş konusu başta olmak üzere çok eser ortaya koymuş verimli bir yazar. Bazen bir kitap insanı bir yazara, bazen bir yazar insanı diğer kitaplara ısındırıyor ve merak unsurunu arttırıyor. Bazen de bir konuya yöneltiyor bizleri, burada da savaş söz konusu. Kitap isminden de anlaşılacağı gibi bir tren seyahati odaklı ve bu tren savaşa asker taşıyan bir trendir. Kahramanımız Andreas ve birkaç arkadaşının hikayesidir. Böll her şeyden önce bana göre müthiş bir üslup adamı. Kendine has özel bir ayrıntı yakalama uzmanı, hissetme ve hissettiklerini aktarma konusunda büyük bir usta. Savaşa giden bir asker ne hissederse, dünyanın bütün milletlerinde ve bütün savaşlarında, herhangi bir asker de onu hisseder işte. Kısaca ölümü bekler.. "Yakında,dehşet veren bir söz. Bu yakında, geleceği sıkıştırıp eziyor,onu küçültüyor,kesin bir şey yok,hiçbir şey yok kesin olan,tam bir güvensizlik. Hem hiçbir şey değil, hem de her şey yakında. Yakında her şey,yakında ölüm. Yakında ölüyüm. Öleceğim,yakında. Sen kendin söyledin bunu,senin içinde biri,senin dışında biri söyledi sana bu yakındanın geleceğini. Her neyse,bu yakında,savaş içinde gerçekleşecek. Bu bilinen bir şey,hiç değilse kesin bir şey. Savaş daha ne kadar sürecek?" Alman genç ve silah arkadaşları trenle şehirler, sınırlar geçerler, Polonya'ya doğru uzanırlar. "Onu çok seviyorum,öleceğim ve öldüğüm zaman benimle ilgili olarak eline geçecek şey sadece resmi bir mektup olacak : Büyük Almanya uğruna ölmüştür." "Hanidir sıcak bir şey yemedim,sıcak bir şey yesem. İlk düşündüğüm şey : Sıcak bir şey yemelisin. Ölümünden on dört ya da on beş saat önce sıcak bir şey yemelisin." Savaşı anlatan bu yazarların diline ve çevirilerin de güzelliğine öyle hayran oluyorum ki alıntılamadan anlatamıyorum bu kitapları, anladım bunu. Uzatmamaya gayret ederek bağlamaya çalışayım. "Yaşamak güzel şey, diye düşünüyor, güzel şeydi doğrusu. Ölümümden on iki saat önce yaşamanın güzel şey olduğunu anlıyorum,artık çok geç. Şükretmedim hiç, insansı sevinç diye bir şey olacağını inkar ettim hep. Oysa yaşamak güzel şeydi. Utanıp kızarıyor,korkudan kızarıyor,pişmanlıktan kızarıyor. İnsansı sevinç diye bir şey olduğunu gerçekten de inkar ettim ben, yaşamak güzeldi oysa. Benim mutsuz bir yaşamam vardı. Elden kaçırılmış hayat dedikleri türden, her saniye acı çektim bu korkunç üniforma içinde, beni ölesiye terlettiler,kanımı akıttılar savaş alanlarında,adamakıllı kanımı akıttılar,üç defa yaralandım er meydanı dedikleri yerde." Polonya'daki cepheye varmadan önce bu ülkeye giriş yaptıktan birkaç saat sonra, askerlerin başındaki vicdanlı komutan, askerleri önce güzel bir lokantaya götürüp yedirir içirir. Sonrasında ise bir geneleve giderler. Askerlerin derdi uçkurdan ziyade, hasret kaldıkları bir parça kadın şefkati ve yakınlığıdır. Kahramanımız Andreas burada, radyodan gelen tanıdık müziklere kapılıp gider, ona burada müzik bilgisi olan ve piyano çalabilen bir kadının bulunduğunu ve onu tercih edebileceğini söylerler ve bir gecelik hikaye, kitabın da temel hikayesi yaşanır. Bir geceyi piyanolu bir odada baş başa geçirirler, yatarak değil, oturarak, müzikle ve sohbetle. Birbirlerine hayat hikayelerini anlatarak, dertleşerek, can yoldaşı olarak. Buradaki bana göre olağanüstü samimi edebi zenginliği aktarmak isterdim ama hem yeterince uzattım hem de okumanız daha güzel olur. Savaş öncesinin yıkımları, savaşın yıkımlarına eklenir ikisi için de , ortak noktalarını keşfederler. Aşk diye bir şey varsa işte yaşanır aralarında böylece, birkaç saat içinde. Sabah yola devam etmek yerine kendisiyle kaçmasını teklif eder bu talihsiz genç kadın. Andreas da ister bunu elbette. Fakat ansızın bir saldırı alır canlarını, savaş sürmektedir zaten. Belki beceriksiz bir anlatım oldu farkındayım. Siz okuyup kendiniz değerlendirin derim, son olarak kitaptan bir cümleyle bitireyim en çok etkilendiğim, "Sevinç çok şeyi silip süpürür, acı çok şeyi nasıl silip süpürürse öyle."
Trenin Tam Saatiydi
Trenin Tam SaatiydiHeinrich Böll · Bilgi Yayınevi · 1972477 okunma
··
1.039 görüntüleme
Selman Ç. okurunun profil resmi
Ademoğlu Neredeydin? oku. Ben de Babasız Evleri okuyacağım merak ediyorum. Hepimiz bir şekilde bir şeylere vesile oluyoruz farkında olarak veya olmayarak.
10 önceki yanıtı göster
Osman Y. okurunun profil resmi
Teşekkürler Selman güzel ilerliyoruz evet :) Ebru abla hoşgeldin tekrar :) Bütün yorumlarınızı beğendim sayın topluca :)
Ebru Ince okurunun profil resmi
Babasız evleri de oku derim ben en çok onu sevmiştim :) Ama fareler.uyurlar gece artık diyorum OKU! :) Emegine sağlık kitabı okuyacağım :)
Osman Y. okurunun profil resmi
Sıraya koyduk Rus yazarları dur sırayla :) Tabi okumak isterim onu da, Borchert de evet zaten tabi onu da :) Teşekkürler..
3 sonraki yanıtı göster
Semih Doğan okurunun profil resmi
Osman Hocam bu yazdıklarınız "bedelliler" için de geçerli mi? :)
Osman Y. okurunun profil resmi
Pek sanmıyorum ama karar okurların :)
Hamit Turgut okurunun profil resmi
Bende de Ademoğlu Neredeydin? Eseri mevcut yazarın yakın zamanda okumayı düşünüyorum.İlk eseri olacak okuyacağım.Bu güzel inceleme için emeğine sağlık duru bir anlatım olmuş.
Osman Y. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Siz de bu edebiyatla çok ilgilisiniz biliyorum. Pek anlatamadım ama elimden geldiğince aktarmaya çalıştım, çok okunmalı ve keşfedilmeli bu yazarlar diye düşünüyorum.
2 sonraki yanıtı göster
Cyrano okurunun profil resmi
Baba sonunu soylemiyeydin iyidi.
Osman Y. okurunun profil resmi
Haklısın samimiyetle özür dilerim.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.