Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

282 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kayıp Zamanın İzinde
Birisi sizi sevsin diye "sizi sevmiyorum" demek, sizinle sürekli görüşsün diye "ben insanları görmeyince unuturum" demek, ayrılık fikrinin önüne geçmek için "sizden ayrılmaya karar verdim" deyip de onu kendinize daha çok bağlamak, "ebediyen elveda" derken onu tekrar tekrar görmek istemek gibi, insanda ters etkiler yaratan düşünceler abidesi bir kitap. "Mademoiselle Albertine gitti!" sözüyle başlıyor ve tamamını Albertine'e ait hatıraların, düşüncelerin, hayallerin kapladığı, psikolojik yönü ağır basan, benim de beynimi yakan bir eser olmuş açıkçası. Kitabı okurken şu söz aklınıza gelebilir: "İnsan ulaşamadığı şeylerin delisi, ulaştıklarınınsa nankörüdür." Albertine'i kaybedince ona olan hissiyatlar, yokluğunun verdiği acı, yeterince değer vermediğine dair düşünceler, kıskançlıklar, arayış ve çaresizlik tamamen etrafını sarıyor yazarın. Ölüm olunca bir de sonunda, içindeki duygu yoğunluğunu bastırmakta epey zorlanıyor. "Onsuz yaşamak, eve dönüp onu bulamamak, onun içeride olmadığını bilerek odasının önünden geçmek, ona iyi geceler dilemeden yatmak..." ifadelerini fazlaca göreceğiniz, Albertine'in boşluğunda kaybolan yazarımız, ağır da olsa okutturuyor kendini. Sonrası ise bir unutuş efsanesi... Anıları tekrar tekrar yaşamak ama acıyı zamana gömerek, artık yokluğa alışmak uzun bir süreci kapsıyor fakat başarıyor yazar. "Artık sana aşık değilim" diyerek içine düştüğü bu karanlık dünyadan kurtulduğunu ilan ediyor. Tüm bu yaşananlara ek olarak döneme dair yapılan evliliklerin çıkar ya da ünvan doğrultusunda gerçekleştirildiği, ikili ilişkilerde yaşanan bazı sapkınlıklar ve 'elalem ne der' kafası ziyadesiyle konuya dahil edilmiş. Yorucu olabilir ama okumaya değer.
Albertine Kayıp
Albertine KayıpMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20202,177 okunma
··
2 artı 1'leme
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.