Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

704 syf.
9/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Gerçekten güzel bir distopik roman okudum. Gerek hastalığın başlangıcı, gerek yayılışı ve gerekse birbirinden farklı kaos ortamları, eşsiz bir okuma deneyimi sundu bana. Evet bir Mahşer kadar güzel değildi. Belki yarısı da değildi hatta çeyreği de. Gelin size biraz daha bir şeyler anlatayım: Neden ben hemen Mahşer ile kıyaslama yaptım bu eseri? Aslında kalite açısından değil tamamen benzerlik açısından. Nasıl ki Mahşerde birbirinden güzel karakterler varsa burda da çok hoş karakterler vardı. Lider vasfı ile gönüllere taht kurmuş Stu'yu nasıl benimsediysek, burda da İtfaiyeci lakaplı John ile mutlu olduk. Orada nasıl ki Larry ile maceralara atıldıysak, burda da güzeller güzeli hemşire Harper ile birbirinden tuhaf hikayelere ortak olduk. Orada hırçın biri yok muydu? Vardı, adı Harold. Eh burda da aynısından vardı. Dilsiz Nick ile de tanışmamış mıydık Mahşer'in o güzel atmosferinde? İşte burda da yangın yerine dönüşmüş her adım başında dilsiz Nick vardı. Gelin bir kişi daha söyleyim ki tam olsun: Mahşerde herkesin anası, herkesin tek umut bağladığı Abagail Ana ile nasıl huzur bulduysak, burda da Peter Storey ile 'Parlak' korolarına katıldık. Çok güzel miydi? Evet ama bir Mahşer kadar değildi. O bir efsaneydi. Bu da onun herhangi bir öğrencilerinden biriydi. Şimdi romanın özüne geçmeden bu söylediğim benzerliği siz sıradan karşılayabilirsiniz şu an fakat Joe Hill'in, usta, deli, kaçık adına ne derseniz deyin efsanevi aşkımız Stephen King'in oğlu olması herhalde sizlerde de ''Hımm, şimdi anladım, babasından az da olsa esinlenmiş'' gibi bir düşünce oluşturacaktır. Peki oğlu neden farklı soyadı kullanıyor babasından? Bilmiyorum nedenini. Bildiğim bir şey varsa, o da babasının izinden giden, korku-gerilim türünde bayrağı ele almış bir evlat var. Babası kadar ağzı güzel, esprileri ile de yine babası gibi zekice, güldürücü nüktelerle bizi büyülebiliyor. Gerçi oğlunun ağzı epey bozuk. Bildiğin küfrediyor.:) Çoğu yerde kahkaha atacağınızdan hiç şüphem yok. Neyse ben sevdim oğul Joe'yi tıpkı babası gibi. Ama babası ayrı bir felaket tabii. Kralların yeri dolduralamaz. Bu kadar çene yapmamın nedeni ise baba-oğul buluşmasından dolayı desem yalan söylemiş olmam. İlk başlarda bilgi vermem gerekse de Mahşer izlenimleri ile eserin içeriğinden ister istemez koptum. İtfaiyeci adlı eser bir distopik roman olsa da yer yer fantastik ögelerle de ayrı bir güzellik kazanıyor. Korku romanı literatüründe geçse de öyle çok bir şey beklemeyin, pek korkmuyoruz yani. Ayrıca çoğu olaylar durgun geçiyor gibi gözükse de hastalığın vermiş olduğu gerilim bu sıkıntıyı çözmüş bulunuyor. Ejderpulu denilen hastalık ABD'nin bir çok eyaletinde baş gösterir. Küllerden doğan bu hastalık insanların bedeninde yer edinip belli bir süre sonra kişiyi bir aleve çevirir. Bu da ülkenin her yerinde korkunç derecede salgın baş göstermesine neden olur. Herkes yanar, yanar, yanar. İtfaiyeci ise bu duruma el atar ama yangın hiçbir zaman sönmeyecektir. Meşhur Fahrenheit 451'de nasıl ki kitapların yanışına tanık olduysak bu eserde de insanların bir bir yanışına tanık oluyoruz. İki olayda da İtfaiyeci vardı. Biri yakıyor, biri söndürüyor. Birincisinden eminim fakat ikincisinden değil. Bunun cevabını kitapta bulacaksınız. Dikkat edin, alevlerden uzak durun! Saygılar...
İtfaiyeci
İtfaiyeciJoe Hill · İthaki Yayınları · 2018123 okunma
··
932 görüntüleme
Şükran Yıldırım okurunun profil resmi
Kıyaslama yapman o kadar hos olmus ki. Anlatımını cok begendim. Tebrikler 😊
İsmail okurunun profil resmi
Beğenmenize sevindim, sağolun.:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.