Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

254 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Gösterdiğin Gibi Ol
Bazı kitapları okumak yetmeyebiliyor ya da okuyup kütüphanenin bir köşesinde teşhir etmek, onu anlamaya yetmeyebiliyor. Bu kitabı da okumak değil “yemek” gerekiyor tabir yerindeyse. Tek dönemlik bir ders gibi üzerinde çalışılması ve kesinlikle bir pasajı anlamadan diğerine geçilmemesi gereken bir başyapıt. Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde gösteri toplumu çok ayrıntılı bir şekilde inceleniyor. Burada da dokuz bölüm var ve gösterinin öznesi, metası, temsili, aslı, tarihi, ideolojisi ve doğuşu yazarın kendine has bir sıralamayla ve kavramsal bir dille anlatılıyor. Yani ilk bölümde yazarın anlattıklarını örneklerle anlamaya ihtiyacınız olacak bu yüzden yavaş ve sakin bir kafayla okunmasını önerebilirim. İkinci bölümde yazarın kendi yorumları bulunuyor. Burada ilk bölüme nazaran daha basit, anlaşılır bir dil kullanılmış. Yazar düşüncelerini ayrıntılı olmayan ama anlaşılır örnekleriyle destekliyor. Satır aralarında kaybolduğunuz anlarda dönüp duvara bakıp, içinizden bu dönemde yaşadıklarımızı gözden geçireceksiniz, sorgulayacaksınız ve eleştireceksiniz. Şimdi meraklısına daha ayrıntılı bir inceleme yapacağım: Yazar kitabı için demiş ki: “Sorumsuz bir egemenlik statüsüne ulaşmış otomatik pazar ekonomisinin hükümranlığı ve bu hükümranlığa eşlik eden yeni hükmetme tekniklerinin tamamı.” Evet yani her şey ekonominin hükmettiği dünya yüzünden. Başlangıcı ise tanrısal bir güçle hükmeden, hem devleti yöneten hem de din kılıcını elinde tutan otoritelerin, gücü burjuva sınıfı ile paylaşmasıyla oldu. Endüstri devrimine kadar yavaş yavaş burjuvazi kendini ilahi bir dinle(Hristiyanlık) bütünleştirdi ve sistem kapital üzerinden yürümeye başladı. Endüstri devrimi asıl gösterinin fitilini yaktı. İnsanları işçilere çevirerek proleteryalaştıran burjuva sınıfı, onların neredeyse bütün haklarını, özgürlüklerini ve zamanını ‘zorla’ ellerinden aldı. Özellikle “zaman” kavramına çok önem veriyor yazar. İşçilerin kendi zamanlarının vahşice ellerinden alınmasıyla artık kısıtlı zaman bir gösterisellikle geri dönüyor. Benlik ve dünya arasında varlığının ezilmesiyle, bir varolma çabası içine giren insan, doğru ile yanlış arasındaki çizgiyi kaybetmiştir. Edilgen şekilde korkunç çalışma şartlarına boyun eğen işçi sınıfı (bugün de aynı durum geçerli) psikolojik ve fiziksel anlamda büyük bir sıkıntının içine girmiştir. Artık bu zavallı insanların büyülü tekniklere başvurarak, bu kadere aldatıcı bir şekilde tepki gösteren bir deliliğe doğru itilir. Metaların tanınması ve tüketilmesi bu sahte karşılığın can damarıdır. Yazar bu kitabı 1967 yılında yazmış ama bu nevrotik durumları günümüzde çeşitle sebeplerle sosyal medyada sıkça görüyoruz. Acaba yazar bugün yaşasaydı ne yorum yapardı diye insan düşünmeden edemiyor. Gösterinin artık durdurulamaz yükselişi, kendini tartışılmaz ve erişilmez bir olumluluk gibi sunar. Gösteri bir araçtan çok kendi kedine bir amaç olmuştur. Dev bir amaçlar amacı. Şeyleşmiş insan artık meta ile samimiyetinin kanıtını herkese gösterir. Bunu isteyerek yapmaz artık, insan ünlü olmak adına çalışır. Mankenler yazar , öğretmenler şarkıcı , doktorlar aktör olur. Modern endüstri ve modern toplum bilimi ve sanatı da kontrol eder. Nitel bir kenara bırakılır, tek önemli olan şey nicel olandır ve dolayısıyla cehalet yüceltilir. Belki de en tehlikeli yanı politikadır. Yazar ağır bir demokrasi eleştirisi yapar. İktidarın temel ve nihai amacı iktidarda kalmaktır demişti Max Weber. Bu yüzden modern devlette en önemli olan şey gizliliktir. İktidar her gün yeni bir olayı peydahlar ve gösteri ne zaman o olaydan bahsetmezse artık o olay yok olur. Gösterinin yarın neyden bahsedeceği bugünden bağımsızdır ve tarih yok olmuştur. Kitle iletişim araçları ise gösterinin olmazsa olmazıdır; Birileri sonsuz bir profesyonellikle bu kamu hizmetini yürütür ve iletilen emirleri aynı zamanda bu emirleri ileten kişilerce inanılmaz bir uyum içerisinde tüm saflığıyla tartışarak açıklar. Daha incelenecek bir çok konu var ama ben yazardan son bir alıntıyla metni sonlandırayım: “Tarihin Yunan’da demokrasiyle ortaya çıktığı zannediliyor, oysa tarihin dünyadan demokrasiyle birlikte silindiği kanıtlanabilir.”
Gösteri Toplumu
Gösteri ToplumuGuy Debord · Ayrıntı Yayınları · 2021882 okunma
··
1.044 görüntüleme
Furkan okurunun profil resmi
Sonradan fark edip durdum ama geç olmuştu zira :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.