Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

126 syf.
7/10 puan verdi
·
38 günde okudu
Leyla Erbil tepkili bi' kadın. İnsanlara, ayrımcılıklara ama en çok da sisteme. Bunu bu öykü kitabından çıkartmadım, sadece diyebilirim ki bu giyiniş her yazınında farklı seviyelerde hissettiriyor kendini. Ve bence yolu çok özgün. Hallaç Leyla Erbil'in ilk öykü kitabı. Şiirle başlayan yazın hayatını öykülerle daha sonra da romanlarla devam ettiriyor Erbil. Hallaç onun ilk öykü kitabı olmasına rağmen inanılmaz sembolik, okunması ve anlaşılması zor geldi bana. Erbil'in aklında yazar olmak amacı var mıydı yoksa yazarlık onun kaçınılmazı olarak hayatında yer eden bi' gerçek miydi bilmiyorum ama, bence Erbil sanatını en çok kendi için yapıyordu. Kendisi için yazdığını, kesin bi' anlaşılma kaygısı içinde olmadığını düşündürdü bana Hallaç. Çünkü böylesi sembolik bi' dil, imgelerle dolu bi' anlatımı bence hiçbir okur tam anlamıyla anlayamaz. Ve öyle ifadeler vardı ki kitapta, nasıl bi' kafayla, ne biçimde okunursa okunsun bi' anlam çıkarılamazmış gibi geldi bana, öyle hissettim. Sadece okurun seslice okumaktan zevk alacağı ifadeler olarak düşündüm bu kısımları. Tüm bunlar da Erbil'in bireyciliğini, içselliğini destekleyen birer faktör olduğunu hissettirdi bana. Hallaç sembolik, kişiler üzerinde devinen, adeta düzyazının bi' tür ikinci yeni versiyonuymuş havası estirdi bana. Elbette görece daha anlaşılır olan öyküler de vardı kitapta. Ama çoğunlukla imge taşkınıydı öyküler. Anlamını bulamadığım kelimelere rastladım örneğin, bu da soruladı aklımda öyküleri. Orası tuhaf bi' şekle büründü aklımda. Tüm bu şekil anlamsız görünen yapısına rağmen elbette bütünde, bitişe doğru anlamı giyinen birer semboldüler. Bunu görsel sanatlarda sürrealizm akımına benzettim kendimce, öyle bi' çağrışım yarattı bazı "anlamsızlık" kuşanmış öyküler. Bu öyküler 1956-71 arasında yazılmışlar ve üç bölümde sınıflandırılmışlar kitapta. İkinci bölümün başında "Sait Faik için" şeklinde yer alan bi' ithaf da zamansal bi' kıpırtı yarattı bende istemeden. Çünkü bu tanışıklıktan haberim vardı, Erbil çok gençken Sait Faik ile tanışmış ve arkadaş olmuşlar. Kitaptaki ithaf da bu arkadaşlığın güzelliğine işaret ediyor diye düşündüm. Leyla Erbil dümdüz, açık herhangi bir cümleyi ufacık kendine has, uyduruk, eklerle dolu bi' kelimeyle bi' anda farklı bi' boyuta döndürebiliyor. Onun son dönem yapıtlarından Cüce'yi de okumuştum ben, bu yüzden bu özelliğini salt belli bi' dönemine değil, onun yazın tarzına mâl edebiliyorum. Çünkü bu noktada Cüce kitabında da nice sembolik, anlamı direkt vermeyen anlamı metne adım adım sorularla, imlerle inşalayan bi' ifadesi vardı. Cüce'siyle Gorgo'suyla(Tuhaf Bir Erkek) hep bi' noktaları, bi "nen"leri işaret ediyor Erbil; tarzı bu onun. Dümdüzlükten uzak, alışılmadık, kulağa tuhaf gelen kelimeleri bulup kendine has- spontane gibi görünen, ama yolu,yönü olan bi' dağa tırmandırıyor okuru. İşte bu dağ da sembolün, anlamın, anlatılmak istenenin kendisi oluyor. Bu noktada Hallaç'ı Leyla Erbil'i tanımak isteyen kişilere öneririm. Kitabın koşulu ise alışılmadık, zor okunan bi' eseri kaldıracak bi' zamanda olmak ama, bu önemli. Mutlu okumalar...
Hallaç
HallaçLeyla Erbil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013403 okunma
··
149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.