Leylâ ki, muradıydı muradı muhâl oldu
Bimurad gitti Mecnûn âşığa misâl oldu...
Aşk, diyordu, kokuya benzer. Duyarsın ama anlatamazsın...Ki ne zaman anlatmak için çıksa ses ağızdan, kırık çarpık birkaç kelimeden ibaret kalıyordu da tarif demeye yakışmıyordu bir türlü . Bir ah olup kalıyordu. Uzadıkça ah, aşk oluyordu...
Aşk deyince akla en çok gelen Leylâydı. Belki de Mecnûndu. Belki de hem Leylâ, hem Mecnûndu.
Kays Mecnûn olup da hakkında söylenen her rivayette içerledi hâline. Belki kıyamete kadar adı yaşayacaktı ama gerçekten anlayan çıkmayacaktı Ona göre. Hep biraz eksik, hep biraz yarım... İçindeki yarımın adına vermişken Leylânın adını, Leylâsız Mecnûn u anlamak aşk olur muydu hiç?
Leylâ 'nın şavkı düştü suya. Leylâ'nın kapkara gözlerini gördü Mecnûn suda. İşte o zaman eksiğini bulduğunu anladı.Ya da anladığı yarısının kaldığı yeri bulduğu oldu.
Çokça kendinden vermekti aşk. Her alaya, her öğüde, her hakarete rağmen hep bir umuttu, kutsal topraklarda bile Mecnunun dua dua Leylâ 'yı istemesiydi aşk :
-Ey Allahım! Bizi yarattın ve kalbimize süveydayı yerleştirdin ki siyahtır.
-Rabbim işte bu senin beytindir ve örtüsü siyahtır...
-Beytullahına cennetten gönderdiğin Hacer-ül esvedin de siyahtır...
- Allahım! Bana sevdirdiğin kızın da gözleri siyahtır, tıpkı kalp çekirdiğimiz gibi...
-Rabbim o kulunun saçları da siyahtır Beytullah'ının örtüsü gibi...
-Sevgisi de siyahtır Hacerülesved'in gibi...
-İsmi de siyahtır Allahım!...
Çölün gecesiydi Leylâ, çölün güneşiydi...Ama asıl değildi, akisti sadece. Ne zaman Mecnûn Leylâyı kaybetti, kaybettiği yerde buldu Leylâyı yine...
Nusret Özcan'ın okuduğum ilk kitabı oldu Leylâ ile Mecnûn. Bu kadar yalın cümlelerle oldukça güçlü ve duygu yüklü bir kitap okumanın hazzına vardım. Hikayesinin hem herkesçe bilinen Leylâ ile Mecnûn olduğunu, hem kendi Leylâ ile Mecnunu olduğunu söylüyor kitapta. Nitekim herkes okuduğunda kendi içindeki hikayeyi bulacaktı...Allah rahmet eylesin...
...Veda Kuyusu 'ndan boğuk bir çığlık işittiğini söyler gençten biri...Bazıları inanır, bazıları inanmaz...Delikanlı,
-Leylâ diye uzun bir çığlıktı diye ısrar eder...İçlerinden biri,
-İçinden gelmiş olmasın sakın o Leylâ çığlığı diye bir söz atar ortaya... Bir diğeri gülerek,
-Leylâ diye mi bağırdı, Mecnûn diye mi?diye takılır.
Yaşlı adam gözleri dalarak sözü noktalar.
-Ha Leylâ ha Mecnûn!...Ha Mecnûn ha Leylâ!...
Söz bitmiştir artık...
Bazıları inanır, bazıları inanmaz...
Keyifli okumalar...