Gönderi

Kırımi Hamdi Bey adındaki bu zat, hekim tavsiyesine uyarak beline tam kırk kulaç uzunluğunda bir kuşak sarmaya karar vermişti. Kuleden düştüğü günün sabahı, evinden çıkmadan önce kuşağının yarım kulaçlık kısmını beline dolayıp kopçaladıktan sonra geri kalan otuz dokuz buçuk kulacı, olduğu yerde yetmişsekiz kez dönerek sarınmıştı. Böylece artık belini üşütmesinin imkanı ihtimali kalmamış gibiydi. O gün doğruca, Galata Kulesi’nde yangın gözcüsü olan ahbabının yanına gitti. Fakat çatıdan manzarayı seyrederken ayağı kaydı ve kuleden düşmeye başladı. Ne var ki, kuşağının ucu penceredeki kancaya takılmış ve adamcağız düşerken bu durumun bir sonucu olarak kendi ekseni etrafında fırıl fırıl dönmeye başlamıştı. Yere bir kulaç kala kuşağı bitti ama kopçalı olduğu için açılmadı. O sırada olayı seyreden Tamburlu kıraathane ahalisinden sağ kalanlar, bu durumun ardından zavallı adamın yine fırıl fırıl dönerek takriben yirmi kulaç kadar daha yükseldiğine ve hemen sonra yine döne döne düştüğüne, derken bu kez beş kulaç yükselip tekrar düştüğüne hala yemin ederler. İnanılması güç ama, adamcağız sağ kurtulmuştu. Fakat raviyan-ı ahbar, zavallının baş dönmesinin tam üç ay oniki gün sürdüğünü rivayet etmiştir.
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.