Hayatı sevme hastalığına yakalananları iyileştirmeyin eyyy doktorlar!2012 Duygu Asena Roman Ödülü'nü ve 2013 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü almış bir kitap ile tanıştığıma memnun oldum.
Henüz bebekken ailesi tarafından devlet yurduna bırakılarak terk edilen bir kadının, sevdiği adam tarafından terk edilmesini kabullenebilmesi çok daha zordur elbette. Neden? Babasını suçlayamaz bir noktada çünkü babası kızını hiç tanımamıştır ki ona bağlansın. Annesi kızını terk etmiştir çünkü mecbur kalmış bir kadındır, açtır, kimsesizdir. Ya sevgilisi Gurur? Onu gerçekten tanıyan, kendisini açtığı adam bile onu terkettiğine göre demek ki sorun kızımızdadır. Öyle sanır... Gurur, gururunu kırmıştır ama kimin umrunda!
Gurur! Yönetmenlik kaprisleri İle gerçek dünyayı küçük gören, kendisini dağlara sığınarak, onların hikayesini inceleyip yurt dışına yönelik filmler çekerek kendini kanıtlayabileceğini düşünen, kaybolduktan sonra dönüşünde medyanın ilgi odağı olmanın keyfini çıkaran, sevdiği kadını hayatındaki monotonluğun sebebi gören bir şımarık adam! Belki de tek sevdiği tarafı sesiydi kızımıza dair. Filmlerdeki seslendirmeleri... Hayali ve metinsel!
Gurur... Şuur... Onur... Neşe... Şükran... Ayda...Yazarın karakter isimlerini seçerken dikkat ettiği nüanslar harika! Hepsi karakterlerle ve ana karakterin hayatındaki anlam İle öyle bir bütünleşmiş ve öyle güzel tamamlamış ki olay örgüsünü hayran bırakıcı!
Edebiyata, entelektüelizme, hayatın zorluklarıyla başa çıkabilmeye, kadın dayanışmasına, patronluk şımarıklığına, sesin büyüsüne, varoluş sorgulamasına, maviye, insanın kendisiyle yüzleşip hayattan öte kendisini sevmeyi de öğrenmesi gerektiğine "siyaseten" dokunan bir eser.
İçinizden bir sesin, keşke devam etseydi de okumaya devam edebilseydim diye iç geçirdiği bir kitap. Melankolik ama üstüne düşünülesi sözlerden keyif alınası, okuması keyif verici.
