Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Enginlerde Kaybolanlara
Kıyıyı kaybeden bir gemi varoluş amacını nasıl devam ettirebilir? Kıyıyı bir gün yeniden bulacağına inanarak mı? Kıyının hiç var olmadığına inanmaya sığınarak mı? Gemi olduğunu unutup kendisini bir gezgin ada sanarak mı? Hepsi mi hiçbiri mi? Aklını ve geçmişini kaybeden bir insan nasıl dayanır hayata, kendisine ve her şeye? Fikret gibi... Şizofren olduğunu bilen önce bunu tedavi etmeye çalışsa da sonunda üstesinden gelemeyebilir ne yazık ki. Fikret gibi... Aileler bu hastalıktan kurtulur ümidiyle çocuklarını evlendirip kurtarabileceklerini sanabilir ama yanılırlar. Hastalık daha da gizlice büyüyebilir insanın ruhunun derinliklerinde. Fikret gibi... Gün gelir karısını da öldürebilir hastalığın şiddetlendiği bir anda. Fikret gibi... Yazdığı günlükleri miras bırakıp dünyaya vefa edebilir Azrail'le el sıkışarak. Fikret gibi... Şizofreni, genetik etkilere sahip bir hastalık. Fikret'in annesi de bunu yaşamış ilk gençliğinde ama onunki zamanla kaybolmuş. Nasıl olmuş? Bilinmezlik... Oğlunun hasta olduğunu bildiği halde onu evlendirmesi ve farkında olmadan sorumluluktan kurtulmaya çalışması, anne Piraye Hanım özelinden yola çıkılarak toplumun genel bakış açısının bir yansıması olarak başarılı bir şekilde ortaya konulmuş. Nice genç kadın veya erkek, bu şekilde hastalıklı evliliklere mahkum edilmekte günümüzde de. Akıl hastalıklarının yok sayılarak ört bas edilmeye çalışılması, bu kitapta olduğu gibi hayatta da ölüm(ler)le sonuçlanabilmekte ne yazık ki... Ah İhsan Bey! Ah sevgili emekli öğretmenim! Gençliğinde inandığı düşüneler uğruna mücadele etme isteğiyle dolup taşsa da "inadına yaşamak" kalkanına bürünerek terk etmiş mücadelesini. Korkusunu kabullenmekte zorlandığı için, çok sevdiği karısı Saliha Hanım'a az çektirmemiş. Psikolojik açıdan pek çok çıkarım yapılmasına da imkan tanıyor yazar okuruna. Örneğin; İhsan Bey'in kendisine olan öfkesini karısına yöneltmesiyle yansıtma savunma mekanizmasını görüyoruz. Saliha Hanım'ın ölümünden sonra, yaşarken rahatsız olduğu davranışlarından olan titizliği, aşırı düzenli olması, bahçe düzenlemesi gibi özelliklerinin hepsini kendisinin yapmaya başlaması, İhsan Bey'in pişmanlığının ve karısı tarafından affedilme arzusunun göstergeleri sayılabilir. Rasim Dayı! Yüreğindeki sevdayı, diktiği çınar ağacıyla büyüten romantik... Çınar'ında meydana gelen intihar olayı sonrası, kan sıçramış parçasını yüreği yana yana kesen bir can... Sevildiğini sanırken terkedilen insan ne yapar ve ne hisseder? Şiddet, öfke, hayal kırıklığı, kin... Hayır! Sevdiğini yüreğinde, aklında, ruhunda yaşatmak için, onu her gün hatırlatsın diye bir çınar diker. Rasim dayının ölümü ve çınar ilişkisi müthiş bir final olarak yazılmış. İnsan ne zaman ölür? soruna harika bir cevap niteliği taşımakta. Kitapla ilgili hoşuma gitmeyen tek öğe "Gurbet Baba" türbesi ile ruhani bir hava yaratma çabası oldu. Kitabın kurgusal yapısı bu öğe olmadan da yeterince başarılıydı oysaki. Betimlemeler ve akıcı bir olay örgüsüne sahip olması açısından başarılı bir eser. Kitabın okunma oranının düşük olması, kıyıda köşede kalmış bir kitap olması kitaba yakışmayan bir yön olmasına rağmen keyifle okunması tavsiye olunası bir kitap.
Kıyısız Gemiler
Kıyısız GemilerGünhan Kuşkanat · Doğan Kitap · 200637 okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.