Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

504 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
“Kara Kitap”ı ilk elime aldığımda 90’lı yılların ortalarındaydık. Bir Eskişehir ziyaretinde, anneannemlerin evinde kimsenin beni hemencecik bulmamasını umarak kendimi bir odaya kapatıp resmen kitabın içine düşmüştüm. Ergen yıllarımın (yaşımı hesaplamışsınızdır sanırım bu noktada) kitap kurdu zihniyeti ile okuduğum roman beni resmen büyülemişti. Elimden bırakamayıp kapalı kapıların ardında çok fazla vakit geçirince aile büyüklerimin “nerede bu çocuk? Bir yüzünü görseydik,” dediklerini hatırlıyorum. Birkaç günlük o ziyaretin ardından eve dönünce kitabı içer gibi okuyup bitirmiştim. Muazzam derecede etkilenmiştim; Doğu ile Batı’nın arafında sıkıştırılmış bir kültürün 80’lerde doğmuş, 90’larda büyümüş bir ferdi olarak romanda anlatılanlar beni derinden sarsmıştı; Pamuk’un İstanbul’una aşık olmuştum; paragraf uzunluğunda cümleleriyle kendimden geçmiştim; içimde filizlenmekte olan edebiyatçıyı aldığım edebî tat ile fazlasıyla doyurmuştum. Bugün, basımının üzerinden tam 29 yıl geçmişken ben “Kara Kitap”ı yeniden aldım elime. Elimde bu sefer Can Yayınları’nın beyaz kapaklı 90’ların baskısı yok ama romanın bana hissettirdikleri aynı ve hatta daha da kuvvetli. Bu sefer okuduğum kitap, romanın 25. yıl özel baskısı ve bence çok özel bir baskı olmuş çünkü yazarın elinden çıkma çizimler, notlar ve karalamalar sayesinde Orhan Pamuk’un romanı yazarken yaşadığı dünyanın içine dalıyorsunuz. Siz romanı okurken sanki bir yandan da yazım sürecine tanıklık ediyorsunuz. Bu açıdan da bu baskısı, zaten postmodern Türk edebiyatının en güzel örneği olan bu eser için oldukça anlamlı ve yerinde olmuş. “Kara Kitap” ile ilgili yapılmış onca araştırma ve yazılmış haklı ya da haksız eleştiriler içeren makaleler varken benim bir inceleme yazısı yazmam haddim değil. Ne var ki sadece şunları söylemek isterim: Orhan Pamuk’un dört yılda yazıp tamamladığı bu eser, Türk edebiyatında daha önce denenmemiş, yapılmamış birçok şeyi yaptığı için yani gerçek anlamıyla yeni ve farklı olduğu için çoğu insana algılarının ötesinde tuhaf gelebilir. Ama bu tuhaflık, romanı öyle özel kılıyor ki aslında okuyucuyu metinlerarası göndermeleriyle muazzam bir karmaşaya (kendi içinde mantıklı bir karmaşa) davet ediyor; üstkurmacanın dolambaçlı yollarında tatlı bir serüvene dahil ediyor; sadece yazıldığı dönemin değil, evrensel bir günlük hayatın Türk toplumunda nasıl yaşandığını anlatıyor; Şehr-i İstanbul’u, romanın bir karakteri olacak düzeyde canlı ve detaylı sunuyor; tipik bir polisiye romanın parodisi olacak seviyede postmodern bir polisiye kurguyu başarıyla yaratıyor; kimlik, benlik, isim ve kılık değiştirme, hafıza, öz değerler, değersizlik, yalnızlık, yenilgi, mutluluk, varoluşçuluk, aşk, başka birileri olma arzusu gibi temaları en sarsıcı şekillerde anlatıyor; Doğu ile Batı’nın birbirlerine göre durdukları yerler; anlatılan hikayenin kendisinden ziyade o hikayenin anlatılıyor olmasıyla ilgileniyor ve kadim hikayecilere (Mevlana, Şeyh Galip, Şehrazat, Dante, Dostoyevski, Proust, Jorges, vb.) açık ya da kapalı göndermelerde bulunuyor; hurufîliğin esrarlı dünyasında bir yolculuğa çıkıyor ve şizofren ruh hallerinin en tepe noktalarında baş döndürücü hikayeler anlatıyor. Son olarak, diyebilirim ki uzun süre etkisinden çıkamayacağınız bu romanı okumadan önce bilin ki çetin bir okuma süreci sizleri bekliyor ama karşılığında “Kara Kitap”ın büyüleyici anlatımıyla sunduğu gizemli bir dünyaya dalmakla ödüllendirileceksiniz. Bu müthiş kitabı, daha iyi anlayabilmek için lütfen yazarın onu yazdığı gibi okumaya çalışın. Bu süreçte yardımcı olacağını düşündüğüm yan okuma olarak “Kara Kitap’ın Sırları”nı ve “Orhan Pamuk’un Edebî Dünyası”nın romanla ilgili bölümlerini tavsiye ederim.
Kara Kitap 25 Yaşında
Kara Kitap 25 YaşındaOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20189,1bin okunma
··
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.