Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

88 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
"Ahlakın yüceltilmesi ahlak dersleriyle yetinemez." (s.52) Bu kısa kitap, yaşama dair söyleyecek sözleri olan iki vicdanlı insanın bizlere birikimlerinden yola çıkarak çözümler sunduğu bir 'umut' kitabıdır. Kitapta, günümüzde daha bir alışık olduğumuz ve sosyal medyada saniyeler içerisinde önümüzden akıp giden sorunlar silsilesini bolca görüyoruz, fakat günümüzde pek alışık olmadığımız bir şekilde: sorunları söyleyip, yakınıp, birkaç nasihat verip uzaklaşmak yerine, sorunlar karşısında eğilip bükülmeden izlenecek çözüm yollarını anlaşılır bir dil ile bizlere aktarıyor. Bu iki vicdanlı insan kitapta dertlerine ortak olmamızı, toplumun kaybolan değerlerini, doğanın ve canlılar aleminin geri dönüşü olmayan bir yok oluşa sürüklendiğini, yöneticilerimizin adaletsizliklerini, yönetilenlerin sessizliklerini, para düzeninden, yanlış refah ve mutluluk anlayışına kadar daha bir çok konuda adeta elimizi taşın altına koymamızı ve insan olmanın getirdiği sorumluluk ile yüzleşmemiz gerektiğini haykırıyorlar. Bireysel dertlenmenin bir şeyi çözemeyeceğini, ayrı olmadığımızı, bir şeyleri ancak toplumsal bir farkındalık ile çözebileceğimizi gözler önüne seriyorlar.  "Dünya hem harikulade hem iğrençtir. Estetik bizi coşturmaya yardımcı olur ve iğrençlikleri başımızı çevirmeden görmemizi sağlar."(s.77) diyerek gördüğümüz iğrençlikleri sadece görmenin yetmediğini bunlara karşı bir duruşa sahip olmamız, çözüme yönelik bir şeyler yapabilme gücünün var olduğunu anlatan bir kitap "Umut Yolu*" umudun olduğunu sık sık hatırlatan ve vicdanı olan her insana söyleyecek bir sözü olduğunu düşündüğüm bir kitap. "Paul Valery 1932'de olağanüstü bir açık seçiklikle şöyle diyordu: "İnsanlık böylesi bir güçle, böylesi bir bunalımın, sıkıntıların, baskıların, bilginin ve belirsizliklerin, kuşkuların bir araya geldiği bir dönem yaşamamıştır kesinlikle. Günlerimiz endişe ve anlamsızlıklar içinde geçip gidiyor.""(s.18) Kitapta geçen bu alıntı akıllara şu soruyu getiriyor: 1932'den günümüze bu cümleleri söyleten ızdıraptan değişen nedir? Bunca gelişim, değişim ve artan konfor düzeyine rağmen Paul Valery'nin bu cümlesinin yapbozun eksik parçası gibi oturmayacağı bir dönem olacak mı? İnsanın kendini inşa ettiği, özüne döndüğü ve tüketim ilkesine göre kurduğu bir medeniyetin aksine kendini, özünü tanıyarak kurduğu bir medeniyet olacak mı? Şu an için bunun günümüze kadar yaşanmış bütün büyük buhranlardan daha büyük bir buhran olacağı görüşündeyim. Toplum ait olmadığı, kendine göre inşa etmediği bu binayı terk etmediği sürece bu bina tarihte sürekli olduğu gibi epey toz kaldırarak yıkılacak.
Umut Yolu
Umut YoluStephane Hessel · Say Yayınları · 20126 okunma
·
185 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.