Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
15 saatte okudu
KARASU'YUMUZDA BİR KILAVUZ
İmgelere Temel Oluşturan Kavramlar: ölüm, sevgi, tedirginlik, güven, iletişimsizlik, korku, arayış, kaçış, yalnızlık, yabancılaşma, umutsuzluk, cinayet, kaza, intihar, gizem, hesaplaşma... Metnin Türü: Metin! Karasu’nun kendi arzusu üzere yazdıklarını metin olarak sınıflandırmak doğru olacaktır. Yer: Yazı çalışmalarında Karasu’nun özel hayatında da tercih ettiği bilindiği üzere bir deniz kenarında yer alan ancak gerçek hayatta nerede olduğunu bulamayacağımız kurgusal bir mekan olarak Turunç seçilmiştir. Ne zaman ki kitabın sonuna varılıp, yazacak bir şey kalmadığı görülür, o zaman Ankara (karasal bir gerçek mekan) yolculuğu başlatılır. Bakış Açısı: Ben anlatıcı ( Karasu’nun bu bakış açısı ve anlatıcı türünde yazdığı tek eseri olması ilginç) Anlatım: Metin boyunca bizimle bilinçli olarak kurgulanmış oyunlar oynamak suretiyle dikkatimizi çekici yollarla anlatının kurgusal yapısını bozma girişimlerinde bulunuyor Karasu. Metin içinde Uğur’un yazmış olduğu metin önümüze konularak, yazılmış olan metnin kurmaca olduğunun altını çizilmekte ve gerçeği sorgulamamız istenmekte. İşte postmodernizm! İşte üstkurmaca! Ya metinlerarasılık? Metinlerarasılık illa ki yazılı metinler aracılığıyla mı sağlanır? Hayır! Metinden yeni anlamlar üretmeyi sağlamak amacıyla okuru anlamlandırma sürecine daha etkin olarak katmaya çalışan yazar metinde Verdi’nin Un ballo in maschera-Maskeli balo uvertürünü, Goya’nın El sueno de la razon (Aklın uykusu canavarlar yaratır) tablosunu ve belki biraz zorlama da olsa Huzur’un İhsan ve Mümtaz karakterlerinin çağrışımlarını kullanarak metinlerarasılık yaratmaya çalışmış denilebilir. Demek ki değişik sanat dallarını edebiyat teknesinde yoğurarak daha lezzetli bir metin yaratma çabası içinde denilebilir. Neden? Edebiyat yaşamın yansıması ise; yaşam da sanatın çeşitli dallarıyla ifade edilmeye çalışılıyorsa birbirinden ayrılmaz bir bütün değil de nedir? Metin içinde metin yer alarak üst kurmaca tekniği kullanılmıştır ki bu durum metnin çok katmanlı bir yapıya bürünmesine yol açmıştır. - Kitabı Okumamışlara Uyarı(Spoiler)! - Karakterler: ( Tek kadın karakter Eminanım’dır ki o da sadece temizlik vb. ev işlerinde varlığını sezdirmektedir. Neden? İlginç...) Mümtaz: Karasu’nun sekiz dil bildiği ve fakültede ders veren bir hoca olduğu bilgisinden yola çıkılırsa, Mümtaz karakterinin kitapta felsefe yapması, İtalyan ve Fransızlarla sohbet edebilecek dil bilgisine sahip olması, öğrencisine ve yazı yazmaya çok değer vermesi gibi ipuçları sayesinde Karasu’nun kendisinden bir parçayı Mümtaz karakteriyle ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Bu kitabın yazıldığı dönemin de Karasu’nun olgunluk dönemlerine denk geldiği düşünülürse Mümtaz ile Karasu’nun yakınlığının artacağı aşikar sayılabilir. Karasu’nun intihar konusundaki eğilimi, ölüm ve hayat arasındaki ikilemde kalışı Mümtaz’da farkedilmektedir. Mümtaz’ın gerek İhsan ile gerekse İsviçre kökenli turistler ile yaptığı konuşmalarda sarkaç gibi hareket halindeki düşüncelerini izlemek kafidir. Uğur: Düş ve gerçek düzleminin birbiriyle kesiştiği bir hayatın aktörüdür. Karasu’nun hayatına damgasını vuran kiracılık ve maddi zorluklarla boğuşma mücadelesini bu karakter yoluyla yansıttığı farkedilebilir. Ayrıca eşcinsel olduğunu farkettiğimiz Uğur, Karasu’nun bunu okurlarına duyurması için örtük cinsellik unsuru sayılabilir.Uğur, metindeki metni yazan yazardır. Refakatçilik yaptığı yaşlı bilgin Mümtaz Hoca sayesinde on yedi günlük bir sürede usta çırak ilişkisi içinde kendisini yenileyen bir süreç yaşamıştır. Bilinçaltına işlemiş olan suçluluk ile mücadele içinde olan Uğur, düşler ve gerçekler arasında gelgitler yaşarken bunu metinleştirir ve okurlar olarak bizi de bu gelgitlere dahil eder. Hesaplaşma hususunda hem kendisiyle hem ölümünden kendisini sorumlu tuttuğu Bülent ile hem de hayatla hesaplaşır. Bu noktada Bülent’in ağabeyi olduğunu öğrendiğimiz Yılmaz; kurguladığı plan sayesinde bu hesaplaşmaya zemin hazırlamıştır. Bu süreçte muhtemelen Uğur’un eski sevgilisi olan ve onun ahını aldığı için ölümü hak ettiğine inanan Bülent ile ağabeyin de bir ruhsal hesaplaşması söz konusu. İlginç olan şu ki İhsan ile Uğur’un arkdaşlıktan öte yakınlaşmasının farkına varan Yılmaz, bir daha kendisini fiziksel olarak onlarla iletişime sokmuyor. Neden? Kardeşinin hatırasına saygısızlık mı saymakta bu durumu yoksa kendi çatısı altında böyle bir yakınlaşmayı kabullenememekte mi? Belirsizlik... İhsan: Gölge kişilik özelliklerini metin ilerledikçe farkettiren, gizemli, Uğur’un gölgesi misali, düşünsel açıdan sağlam bir yönü olan, sorgulamalarıyla Mümtaz Bey’i düşüncelere salan, Yılmaz Bey’in özel şoförü. Öyle anlarda Uğur’un yanı başında beliriyor ki sanki Yılmaz, Uğur’a zarar verecekmiş de onu korumaya çalışıyormuş gibi. Neden? Yılmaz, ölen kardeşinin intikamını Uğur’dan almak için bir cinayet planı mı hazırlamıştı? İhsan bunu farkedip Uğur ile tesadüfen arkadaşlık mı kurmuş gibi görünmüştü onu korumak için? Bir sürü bilinmezlik... Ne zaman ki Yılmaz’ın Uğur’u kardeşinin bir hatırası olarak yakınında tutmak istediğini öğreniyor o zaman kıskançlık damarlarında akarak ölüme birlikte gitmek pahasına arabayla bir nevi intihar teşebbüsünde bulunuyor. Elbette, bu benim okumamdan çıkarılabilecek bir çıkarım sayılabilir. Olmayabilir de... Başlık: Kılavuz NEDEN? Kılavuz, metinde yer aldığı üzere bir lastiğe takılarak kumaşın içinden geçirilmesini sağlayan bir araç. Ya kılavuz olmazsa, lastik ne durumda olur? Sönük, işlevsiz, kısalmış... Ya kumaş? İşe yaramaz. Bu metaforlara baktığımızda kılavuzun akıl olduğunu düşünüyorum. Lastik de bireyler olarak metinde karakterler, hayatta ise bizleriz. Aklımızı uyuttuğumuzda canavarlaşan bir dünyaya yol alıyoruz. Kumaş da dünyamız denilebilir. Hepsi birbiriyle o kadar bağlı ki düşünsel olarak gelişim, felsefe ve birey ilişkisi müthiş işlenmiş. Başlık çok şey anlatmıyor mu? İçerik ve Metindeki Olay Örgüsü: Üç temel bölümden bahsedilebilir. 1. Gazete ilanı ile işe giren Uğur’un İhsan ile tanışması, cinayetler ile dolu düşler ve gerçek ilişkisinde bocalaması, eski arkadaşı (muhtemelen sevgilisi) Bülent ile yeni işvereni Yılmaz arasındaki benzerliği farketmesi ve işi bırakmak istemesi ancak bir şekilde işe devam etmesi 2. Mümtaz, Uğur ve İhsan’ın sevgi, dostluk, ölüm, yazı vb. konularda derin sohbetleri ve Yılmaz’ın dönüşü ile işin sona ermesi 3. Belirsizlikler cümbüşü... *“Akılın uykuya dalması canavarlar üretir” sözünün basılı olduğu Goya resminin Yılmaz tarafından Uğur’a hediye edilmesinin sebebi nedir? Kardeşinin ölümü üzerine aklını uykuya daldıran Yılmaz, Uğur’a mesaj mı vermekte? * Yılmaz, Bülent’in ağabeyi olduğunu neden Uğur’dan gizledi? İyi niyetli mi kötü niyetli mi? * Mümtaz, Uğur ve İhsan neden Yılmaz’ı geride bırakarak Ankara’ya dönmeye karara verdiler aniden? Tehlike mi seziliyor? Turistleri de öldüren Yılmaz mıydı? Yılmaz’ın hocası ve amcası sayılan Mümtaz, olay mahalinden Uğur ve İhsan’ı uzaklaştırarak onları mı Yılmaz’ı mı koruyor? Yoksa her iki tarafı da mı? * Yılmaz’ın hiçibiriyle fiziksel temas kurmadan vedalaşmasında ve her birine mektupların yanı sıra taş ve kaset bırakmasının sebebi neydi? “Pathos” yani “acı” yazan taşın İhsan’a hediye edilmesinin sebebi ne? İhsan neden bu taşı bulmak için kazı yapmış? Bunu bilen Yılmaz neden taşı ona hediye etmiş? Acı taşa kazındığı gibi kalbinde de böyle işlenmiş ve taşıması çok ağır bir kaya mı demek istemekte? Ya kaset? Taşın altında ezilen kaset- düşlerin deposu- taşın acısıyla mı yok edilebililr ancak? Tesadüf mü? * Neden Ankara’ya varmak üzereyken ortaya çıkan gerçekle yüzleşme sonucu trafik kazası yaşanmakta? Ankara’ya varılsaydı her şeyin üstü mü kapatılacaktı? İhsan, Uğur’u kaybetmekten mi korktu? Beraber yaşayacakları mutlu anın öncesinde bu mutluluğun hayalinin gerçekte bozulmasından mı kaygılandı İhsan? Sorularla bizi baş başa bırakan, metin üzerine düşündürüp kazı çalışması yapan bir metin arkeoloğu gibi hissettirerek insanı heyecanlandıran, keyifli bir Bilge Karasu eseri...
Kılavuz
KılavuzBilge Karasu · Metis Yayınları · 2019727 okunma
··
216 görüntüleme
Anıl okurunun profil resmi
Kitabı okumuş ve yorumlamış biri olarak birde https://1000kitap.com/Taluy_Kan un yorumunu alalım derim ben 🙃😁
Anıl okurunun profil resmi
Yaz, öncelikle ellerine, emeğine ve vaktine saglık, bereket...🙂 Müthiş bir inceleme olmuş, bende senin incelemeni okuyana değin kazı yaptığımı zannediyordum, pehhh.🙃 İncelerken de ders vermişsin, postmodernizm ne olarak bilinir aslında nedir dersi! Müthiş. Karakterlerin her birini ayrı ayrı inceleyip aralarındaki bağları mantık çerçevesinde dökmeye çalışmak? Bana kalırsa Bilge Karasu okuru için tamda bu senaryoyu kurgulamış olmalı 😁 Kazdığımız kuyuya mı düştük yoksa? Postmodern bir yapıtta esas olan bana göre her okurun kendi hayat tecrübelerinin gömüsünü bulma aksiyonudur. Okurunun tecrübesini ve bilinçaltını muğlak ifadelerle ortaya döker yazarlarımız genellikle. Üzerine daha fazla konuşmak gerek, yazarak bitecek gibi değil, ama incepemen küçük bir spoiler uyarısını da hak etmiyor değil😉, eline sağlik diyorum tekrardan 😊😊
Özlem okurunun profil resmi
Anıl, teşekkür ederim güzel yorumun için😊 Bu kitabı okumama vesile olduğun için ben de sana teşekkür ederim. Senin incelemeni çok beğenmiştim, gayet başarılıydı👍🙂 Ders vermek haddim değil ama farkında olmadan oluyorsa demek ki😉 Ne kadar okur varsa o kadar farklı çözümleme söz konusu elbette. Hepimiz alınmama estetiğimize göre değerlendiriyoruz okuduklarımızı. Çoklu bakış açısını görmek çok keyifli! Üstüne konuşulası bir eser gerçekten de. Zihinsel açıdan yorucuydu ama bir o kadar da keyifliydi. Spoiler konusunda haklısın ama bu incelemeyi okuyanın kitabı okumuş olduğunu varsayıyorum. Bu konuyu konuşuruz bir ara🙋🏻 tekrar teşekkür ederim😊
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
"Kılavuz" hakkındaki yazını okumuş, çok beğenmiş fakat yorum yazmaya fırsat bulamamıştım. Öncelikle bu kitap hakkında bu kadar detaylı bir tahlil yaptığın için kendi adıma çok teşekkür ediyorum zira incelemen benim icin ufuk açıcı oldu. Diğer yandan bu kitaba bir şeyler yazmak icin masanın başına oturduģumda "Yaz zaten her şeyi yazmıştı, ben şimdi ne yazacağım?" demekten de kendimi alamadım. Ve günün sonunda ben de postmodernizm bağlamında bir şeyler yazdım. Tekrar eline, emeğine sağlık. :)
1 önceki yanıtı göster
Özlem okurunun profil resmi
Senin incelemen için yazdığım yorumda da belirttiğim gibi çok güzel yazmışsın canım, ellerine sağlık😊 konuşmak da çok keyifliydi kitap üzerine. Devamında daha nice güzel kitaplar okur ve üstüne tartışırız dilerim ki. Güzel yorumun için de ayrıca teşekkür ederim🙏🏻 Anıl, sen de haklısın. Elbette her zaman daha fazlası, daha farklısı çıkacaktır. Ayşe'nin de Eco'dan alıntılayarak belirttiği üzere hiçbir zaman bu kitabı tamamen anladım minvalinde düşünmemek lazım. Kitabın güzelliği sardı bizi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.