Gönderi

"Her şeye razı ol, hay hay efendim, olur efendim, sesini çıkartma kimse anlamasın diye. Bana bakın, burada bakılacak bir şey yok, lütfen, kendi işinize bakın." Reece ellerini biraz fazla sallayınca Brody üzerine şarap dökülmesin diye onu tuttu. "Yoruldum artık. Her şeyden yoruldum. Gereğinden fazla nitelikli olduğum bir iş, gözlerim kapalı ve tek elimle bile yapabilirim fakat restoranın üzerinde boktan bir dairede yaşıyorum. Zamanımı boşa harcıyorum, hepsi bu. Boşu boşuna." Brody tereddütle şişeden bir yudum daha aldı. Sadece kızarmamıştı, sözcükleri ağzında gevelemeye de başlamıştı. "Daha dırdır etmeye, sızlanmaya devam etmeyi düşünüyor musun? Çünkü eğer tek planın buysa seni işinin başında bırakıp birkaç saat daha çalışabilirim." "Tam tamına, tipik, tipik erkek tavrı. Seninle ilgili değilse, dinlemeye değer de değil. Seninle ne yapıyorum ki zaten ben?" "Şu anda mı? Arka verandamda sarhoş oluyorsun, durmadan bık bık ediyorsun ve benim canımı sıkıyorsun." "Sen bencil, çıkarcı ve kabasın. Gittiğimde benimle ilgili özleyeceğin tek şey önüne gelen sıcak yemekler olacak. O yüzden canın cehenneme Brody. Gidip başka bir yerde bık bık ederim." Ayağa kalktı, şarap bardakta salındığı gibi kafasında da sallanınca biraz dengesini kaybetti. "Bu boktan yere geldiğim gibi gitmeliydim. Bana doğru ilk hamleyi yaptığında canın cehenneme demeliydim. Mardson'a gördüğüm kadının o olduğunu söylemeliydim. Sadece o olduğunu söyleyip unutmalıydım. O yüzden ben de tamamen öyle yapacağım şimdi." Mutfağa doğru birkaç sarsak adım attı. "Ama o sırayla değil. Senden başlıyorum. Canın cehenneme."
Sayfa 364Kitabı okudu
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.