Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

541 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Çoğu okur başka kimselere, felsefeye,Sofie’nin Dünyası kitabı ile başlamasını tavsiye eder. Ben öyle bir şey yapmayacağım. Sophie’nin Dünyası kitabını okudum. Antik yunan filozoflarından nerdeyse günümüze kadar olan ünlü filozofları yüzeysel bir şekilde anlatır. Ancak Diogenes Laertios’un bu eserini okuyunca ikisi arasında bir muhakeme yaptım. Siz bir okyanusu bir gölet ile sanırım kıyaslayamazsınız.Laertios’un bu eserini Sophie’nin Dünyası ile kıyaslama gafletinde bulunduğum için kendimden biraz utandım. Zira Diogenes’e büyük haksızlık etmiş oldum. Kitap nerdeyse antik yunan filozoflarının çoğunu ele almış. Eserinde Thales,Anaksimandros,Sokrates,Eukleides,Platon,Aristoteles,Herakleitos.Ariston,Pisagor,Demokritos,Elalı Zenon ve Epiküros gibi ünlü filozofların yaşamlarını, öğretilerini, eserlerini bize yalın bir dille anlatıyor. Hoşuma en çok giden bölümlerden biri de filozofların gerek tiranlara olsun, gerek krallara, gerekse de başka filozoflara yazdıkları mektupları oldu. En çok hoşuma giden Epiküros’un Menoikeus’a yazdığı mektup oldu. Bir kısmını sizinle paylaşmak istedim. “Epikuros Menoikeus’u selamlar. İnsan ne gencim diye felsefeyle uğraşmayı geciktirmeli,ne de yaşlandım diye felsefeden usanmalı:Çünkü ruh sağlığı söz konusu olunca, hiçbir yaş ne fazla gençtir ne de fazla yaşlı. Felsefenin henüz zamanı değil ya da artık geçti demek mutluluğun zamanı daha gelmedi ya da artık geçti demeye benzer.Dolayısıyla gençlikte de yaşlılıkta da felsefeyle uğraşmalı: Yaşlılıkta geçmiş günlerin hoş anılarının verdiği keyifle gençleşmek için,gençlikte de gelecek karşısında korku duymadan aynı zamanda yaşlıymış gibi olabilmek için. Ölümün bizim için hiçbir şey olmadığı düşüncesini kendini alıştır; çünkü iyilik ve kötülük duyularla vardır; ölümse duyulardan yoksun olmadır. Böylece ölümün bizim için hiçbir şey olmadığı düşüncesi, ki doğrusu da budur, ölümlü yaşamı keyifli kılar,ona sonsuz bir zaman ekleyerek değil, ölümszlük özlemini ortadan kaldırarak. Nitekim yaşamamakta korkunç bir şey olmadığını gerçekten kavramış olan için,yaşarken korkacak hiçbir şey yoktur;dolayısıyla, ölüm geldiği zaman acı verecek diye değilde, düşüncesi acı veriyor diye ölümden korktuğunu söyleyen,saçmalamış olur. Çünkü gerçekleştiğinde bir kötülüğü dokunmayan şeyi ya dokunursa diye beklemek, boşuna üzülmektir. Böylece,kötülükler içinde en tüyler ürperticisi olan ölüm,bizim için hiçbir şeydir, çünkü biz varken ölüm yoktur; ölüm gelince de biz yokuz.Buna göre ölüm ne yaşayanları ilgilendirir ne de ölüleri. Çünkü yaşayanlar için ölüm yoktur, ölüler ise zaten yoktur. Ama çoğunluk kimi zaman kötülüklerin en büyüğü diye ölümden kaçar, kimi zaman da yaşamdaki kötülüklerin sonu diye ölümü yeğler. Sence kim hem tanrılar hakkında dindarca düşünen, hem ölüm karşısında korku duymayan insandan daha üstündür? Bu adam doğanın belirlediği sonu düşünmüştür, iyiliklerin sınırına ulaşmanın ve elde etmenin kolay olduğunu, ama kötülüklerin gerek süre gerekse yoğunluk bakımından sınırlı olduğunu kavramıştır,bazı kimselerin her şeyin efendisi olarak gördüğü kaderi alayı alır ve bazı olayların daha çok zorunlulukla, bazılarının rastlantıyla ortaya çıktığını, bazılarının da bizim elimizde olduğunu söyler,çünkü zorunluluğunun sorumlu tutulamayacağını,talihin kararsız olduğunu,bizim elimizde olanın da başka efendisi olmadığını ve kınamayla övgünün doğal olarak bu sonuncuya ilişkin olduğunu görür; (nitekim, doğa düşünürlerinin getirdiği kadere köle olmaktansa,Tanrılarla ilgili efsaneleri kabul etmek daha iyi olurdu;çünkü efsane,tanrıları onurlandırdığımız takdirde bağışlanma umudunu verir ,kaderin zorunluluğu ise aman dinlemez)...”
Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri
Ünlü Filozofların Yaşamları ve ÖğretileriDiogenes Laertios · Yapı Kredi Yayınları · 2017287 okunma
·
409 görüntüleme
k okurunun profil resmi
Kitapta descartes de yer veriliyor mu?
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.