Bu kitabı ilk okumaya başdığımda eleştirel bir gözle yaklaştım. Çevremde duyduğum bildiğimiz Afrika'nın zengin bir toprak yapısına sahipken fakir bir bölge olması, sömürülmesi, insanların Hristiyanlaştırılmaya çalışılması vs. den bahseceğini düşünüyordum. Fakat Musa Bangura'nın bir rüya sayesinde İslam'ı seçmesi, yaptığı her işte "Allah hep yanımda, kulunu dara düşürür mü?" gözüyle bakarak galip geleceğine canı gönülden inanması beni çok etkiledi. Kitabın bir bölümünde Afrika da Müslümanlarla Hristiyanlar arasında geçmişe uzanan bir geleneğin olduğunu öğrendim. Bu geleneğe göre İslam ve Hristiyanlık üzerine halka açık alanlarla tartışma programları, düellolar yapılıyor ve yenilen taraf yenen tarafın dinini kabul ediyor. Musa Bangura bunu anlatırken içlerinden birinin "Musa kardeş senden daha güçlü, ikna kapasitesi senden daha başarılı biri ile karşılaşırsan ve yenilirsen. İnsanlık hali sonuçta. Bu durumda İslam'ı bırakıp başka bir dine mi gireceksin? Nasıl böyle bir işe cesaret edebilirsin?" demesi üzerine, Musa Bangura'nın vermiş olduğu şu cevap beni çok etkiledi. "Kim Allah için olursa, Allah'ta onun için olur.. Ben Allah için yollara düşmüşüm. Allah beni mahcup eder mi sanıyorsun? Allah'ın beni mağlup edeceğini düşünebilir misin?" Allah'ım nasıl bir inanç, nasıl bir güven. Şimdi kaçımız bu derece sırtımızı Allah'a dayıyoruz. Dua ederken bile acaba gibi bir şüphe içimizde olurken Musa Bangura sonsuz bir güvenle kendini Allah'a teslim etmiş. Girdiği her düelloyuda kazanmış. Keza engelli Gülseren Gümüş'ün gibi bir çok insan ben hiç bir şey yapamam diye hayattan tamamen kopmasına rağmen sadece üç parmağım çalışıyor durumdaysa bu üç parmağın hakkını vermeliyim diyerek dernek kurup bunu sonuna kadar azim, gayret ve duanın gücüne inanarak büyütmesi bu hayatta tam her şeyden umudunu kesmişken, boşa uğraştığımı hissederken yeni bir heyecanla ayağa kalkmamı sağladı. 
Ramazan Kayan 
Davet Yolunda Bir Siyah Bir Beyaz
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.