Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yazarın ilk kitabında yazdıklarının daha genişletilmiş halini bulabileceğimiz bu kitapta yazar bir noktada uyanıyor. Misalen kendi söyleyişiyle ilk başta çekindiği, devam edemediği bu kitap yazma işi daha sonra kendisinin sigortası oluyor. Çünkü öldürülürse bu sefer kitabının satışları patlayacak ve oyun ortaya çıkacak. Kimseden yardım almadan yazdığı için de güvenli bir yol oluşturacak ve kimsenin kitap yayımlanana kadar böyle bir durumdan da haberi olmayacaktı. Yayımlandıktan sonra da birçok kıdemli kişi yazara başvuru yapacak ve kendi itiraflarını yazarla paylaşmak isteyecekti. Kitap öncelikle Asya’dan başlıyor ve bu bölgede oluşan faaliyetleri anlatıyor. Endonezya’dan başlıyoruz ve onların yaşayışlarının iğrençliği, mide bulandırıcılığı, bir yanda sefalet ve gene aynı noktada lüks yaşam dikkatlerden kaçmıyor. Yazarın kendi deyişiyle farklı bir Robin Hood anlayışı yansıyor gözlerimize. Fakirden alıp Zengine vermek! Bunu itiraf etmesi de oldukça cesaret gerektirici. Endonezya üzerinden ilerlediğimiz Asya bölümümüzde Çin-Tibet gibi ülkelere değinilse de ağırlıklı olarak Endonezya üzerinden gidiyoruz. Çoğumuzun haritada yerini gösteremeyeceği bu adacıklar ülkesinde neler yapıldığı, neler çevirildiği okurken beni oldukça hayrete düşürdü. Ayrıca bir itiraf: Önceden oralardan konuştuğum birisi vardı, dillerini merak etmiştim ve sanırım kitapta yazılanların aksine o zengin olan kesimdendi. İkinci bölüm Latin Amerika’yı kapsıyor. Burada Guatemala üzerinde duruyoruz. Hani şu içinde 350’den fazla havalimanı bulunan ülke varya ondan. Devrimler, darbeler, para tuzakları ve hepsinin temelindeki tek ülke: Sam Amca. Bolivya, Ekvador, Brezilya bahsedilen ülkeler. Bunun ardından üçüncü ve hepimizin ilgisini yoğun olarak çeken bir bölüme geliyoruz. Orta Doğu! Tabi burada ilgimi çeken bir noktayla karşılaştım. The Godfather serisini seyretmeseniz de çoğunuz duymuşsunuzdur. Marlon Brando’nun hızlı ve ünlü olduğu zamanlarda o filmde henüz oynamadığı bir zamanda bizim yazarımızla nerede karşılaşıyor dersiniz? Lübnan. Tam da o dönem ki filmi Burn bizdeki saçma çevirisiyle Kanlı Ada filmini çektiği yıllarda. Bunu niye detaylandırdım biliyor musunuz? Marlon Brando o filmde bir E.T rolünde. Yani Ekonomik Tetikçi. “Şansın” da böylesi be! Şirketokrasinin sürüklediği uçurum hiçbir yerde Afrika kadar derin değildir diyor yazarımız ve Afrika kıtasına yani Dördüncü Bölüm’e geçiyoruz. Afrika’yı parçalara ayırarak anlatmayı çok arzu ederdim ama bunu yıllar önce farklı bir konuda ama aynı tanımda yapan insanlar gerçekten okurken bile gözümü korkuttu. Kim bilir bilinmeyen neler yaşadılar demekten alamadım kendimi. Ülke ülke değil de genel olarak baktığımızda ucuz altın ve elmas için yaşattıkları, Laptop ve PC çalışmaları için gerekli hammaddelerin nasıl temin edildiğini gördükçe canım çok yandı. Son bölüm Dünyayı Değiştirmek adı altında yayınlanıyor ve gene yazarın duygu ve düşüncelerinden oluşuyor. Bu bölümde yazar gene ısrarla yapılması gerekenleri sıralıyor ama bunun mümkün olup olmadığı konusunda bir yorumum şimdilik yok. Hepimiz geleceğimizi oluşturacak insanlara, kendimizin parçası olacak kişilere daha iyi bir dünya bırakmak isteriz. Kimse bunun kolay olmadığını söylemiyor ama dünyanın geldiği düzeyde bunun imkansızlaştığını ve ne yapmak yerine nasıl yapmak gerektiğini söyleyemiyor. Misalen ben size para kazanın, feraha erin derim bu işin kolay kısmı ama nasıl para kazanacağınızı söyleyemiyorsam sıkıntı var demektir. Hoş bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Beğeneceğinizi düşünüyorum. Keyifli okumalar, mutlu akşamlar dilerim..
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2John Perkins · April Yayıncılık · 2005718 okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.