Vampir konulu fantastik bir serinin ilk kitabı. Eğlenerek okuyabileceğiniz çerezlik bir kitaptı benim için. Kitap 1871 yılının Londra'sında geçiyor. Yani baloların, sosyeteye tanıtılmanın filan olduğu zamanlar. Baş karakterimiz Angelica da evlenmek için zengin bir eş adayı arıyor. Alexander da vampirlerin Doğu Klanı lideri. Fakat bir vampir katili yakalamak için Londra'ya geliyor. Hikayemiz böyle başlıyor. ≈Spoiler≈ Sevmediğim bir kaç yer vardı ona değineceğim. İlki bir vampirin ölümünden sonra yapılan seremoni. Bu seremoninin ikinci kısmında erkekler bir kadehten şarap içiyor kadınlarda soyunuyorlar ve birisi gelip alınlarını fırçayla boyuyor. Sonra kadınlar sırayla ortada oturan erkeklerin bir tanesinin önünde diz çöküyorlar ve erkek eğilerek alınlarını birleştiriyor. Her çift sırayla çıkıp kendilerine bir oda seçip orada birleşiyorlar. Bizim Angelica vampir olmadığı halde öyle davranmak zorunda kaldı. Herkesin önünde o da soyundu. Gerçekten böyle bir sahne olan kitapları anlayamıyorum. O kadar itici ki. Melissa Landers'in Yabancı serisinin ikinci kitabında da buna benzer bir seremoni vardı. Uzaylılar arasına kabul edilmesi için kız da soyundu ve halk onu çamur gibi bir şeyle kaplamıştı heralde tam hatırlamıyorum ama o zaman da memnun kalmamıştım. İkinci olaraksa Alexander'ın Angelica ile evlenemeyeceğini bildiği halde ondan Moskova'ya gelmesini istemesi. Hayır hangi sıfatla oraya gelecek senin fahişen mi? Böyle saçma bir şey olamaz ya. Çok sinirlendim ona da. Ayrıca kitabın başında da aklında Angelica, hayalinde Angelica olduğu halde gidip başka kadınla sevişmesi de çok sinir bozucuydu. Gerizekalı. İki sevmediğim kısım dışında güzel bir kitaptı. Dediğim gibi bir serisi var fakat ikinci kitap ilgimi çekmedi. Belki sadece üçüncü kitabı yani Angelica'nın kardeşi Mikhail'in hikayesinin olduğu kitabı okurum. Okuyacaklara iyi okumalar.

Kan Kırmızısı Ayın AltındaMina Hepsen · Doğan Kitap · 200933 okunma

·

59 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.