"ÖNCE ERU VARDI..""Müziğin temalarını oluşturarak onlarla konuştu; ve onlar Eru'nun huzurunda şarkı söylediler ve o mutlu oldu. "
Silmarillion
Hayır, kitapları karıştırmadım. Silmarillion okurken müziğe farklı bir bakış açısından bakmamı sağlayan, hiç unutmadığım satırlar bunlar.
Çünkü müzik, en kadim, en evrensel dil.
Sözden bile önce var olması gereken.
Bir metod aslında, duyguyu sese dönüştürebilmenin anahtarı.
Öğrenilecek ya da öğretilecek bir olgu da değil.
Yoğunluğunun ölçütü, duyguların şiddetine bağlı.
Ve kesinlikle büyüleyici.
Işte tam da bu sebepten bu kitabı okurken aklıma geldi durdu.
Çünkü;
Dengbej ; sözü ahenkle söyleyen kimse demektir.
Ve kelam; gönül hoşluğu, ferahlık, umut ve acının dilidir.
Sıralama şöyle;
Ses - kelam - kılam
Biraz araştırınca, dengbejlerde söze göre melodinin değil, şekillenen melodiye göre sözlerin su gibi akıp geldiğini öğrendim.
Kesinlikle muazzam bir yetenek. Yazının olmadığı zamanlardan bu yana, insanın ve toplumun hafızasını canlı tutan eşsiz bir ifade tarzı.
Dengbejlik; sesi, anlatıyı, öyküyü süsleme ; kurguyu hayalle yoğurup, insanları ruhlarından ya da gönüllerinden yakalayabilme sanatı.
Bazen ferahlatan,
Bazen huzur veren,
Bazen terbiye eden,
Bazen eğiten, öğreten.
Kadim bir birikim, tıpkı evrensel bir miras gibi.
Insanların arzularında, hayallerinde sınır yoktur çünkü. Dünyanın bambaşka yerlerinde yaşasanız bile, ortak olan, olması gereken çok önemli değerler vardır.
Ve o değerlerin başında aşk gelir.
Sonra öfke
Hüzün
Ayrılık
Gurbet
Ezilmişlik
Çaresizlik
Ve birçok toplumsal değer.
Dengbej, gönül işçisidir. Sermayesi yüreği olan. Yüzyılların izlerini taşıyacak kadar eski, bahar kadar yeni.
Kitapta Homeros 'la ilişkilendirilmiş. Kullanılan arındırılmış, damıtılmış sade dil, buna en büyük etken olarak gösteriliyor. Düş ve fantazi dolu olsa da yalın ve gerçek diye ifade ediliyor.
Evdale Zeynike
Ape Qade
Alihan
Rıfate Dare
Ve Ehmede Fermane Kiki hakkında, hikaye tadında, tanıtıcı bilgiler içeriyor.
Ne var ki,mümkün olsaydı kitabı Kürtçe okumak isterdim. Çünkü "Dil, duyguların anayurdu.."diyor yazar. Katılmamak elde değil.
Çevrilen bir metinde, aslının ruhunu tamamen hissedebilmek imkansız. Bambaşka bir kalıba sokmaya çalışmak,orijinalliği baltalıyor.
Buna rağmen çok akıcı ve güzel bir anlatımı vardı.
Pek çok cümlede, derin bir nefes alma gereği hissettim.
Özellikle hapishaneyle ilgili yazdıklarında, duygu, göz pınarlarıma kadar yükseldi diyebilirim.
Bir şeylerin yasaklanması sadece onu budamaya benziyor. Ve su, ateşi söndürmüyor,daha da alevlendiriyor..
Keyifli okumalar..:)