Kitabı bugün bitirdim.Sanırım üç gün gibi bir sürede okudum.Sarsıcı bir kitaptı .Kitap ,İspanyol bir kadının Türk kocasının birden bire ortadan kaybolmasıyla onu aramak için İstanbul 'a gelmesiyle başlıyor.Oldukça akıcı bir dille yazılmış.Özellikle ikinci yarısını hızlıca okudum. Kötü ,çekilmez,istenmeyen insanların bir günde bu özellikleri edinmediği, daha bir fidanken saksılarına kişiler yada olaylarla beraber kötü tohumların ekildiği ,çocuklukta yaşanan kötü olayların insanı bir gölge gibi hayatı boyunca takip edeceği,bunları değiştimek için sesiz kalmaması gerektiği,susmanın olayları örtbas etmenin kişinin kendine ve çevresindekilere verdiği en büyük ceza olduğunu,korkularla yaşamanın korkulan şeyin gerçek olmasından bile daha korkutucu olduğu gibi çıkarımlar yaptım .Spoiler vermemek için tek tek karakterleri incelemeyeceğim ama Müesser in hikayesi beni üzdü. Okurken not ettiğim satırlar; ''Bir yeri iyi yada kötü yapan içeride sürdürülen hayattan ziyade ,orada sıkışıp sıkışmama hadisesidir bana kalırsa.İnsan kendini içene hapsedilmiş hissettiği ,dışarı çıkmakta güçlük çekyiği her yer kötüdür.'' ''Kardeşinin hayattaki en büyük kamburunun vicdan azabı olduğunu düşürdü Müesser.Çünkü aklı başına geç gelen bir vicdana sahipti.Tümden vicdansız olsa,kırdığı kalpleri umursamazdı.Ama vicdanlıydı o .Sadece muhakemesini yapmakta aceleci davranmazdı,o kadar.Hal böyle oluncada hayatı,ağzından çıkan lafların girdiği günahların yüküyle ezilerek geçiyordu'' ''Ne var ki biri için ölmek ,onun için yaşamaktan daha kolaydır zaten'' Kimler okusun?Aile bağları,insan ilişkileri ile ilgili düşünmek isteyen ve mutsuzda olsa güzel yazılmış bir hikayenin sayfalarında kaybolmak isteyenler okuyabilir .

Rüyalar AnlatılmazNermin Yıldırım · Doğan Kitap · 20122,246 okunma

·

5 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.