Leyla'nın Seniye ile mektuplaşmalarıyla başlayan eser, Leyla'nın ağzından aktarılan hikayeyle devam ediyor. Çıkar peşinde koşan insanların içinde sıkılmış olan Leyla, kendi iç alemine doğru Ayşe ve Gerçek Çelebi adlı geleneksel sanatlarla uğraşan iki insanın kılavuzluğunda yola çıkıyor.
Sâmiha Ayverdi, gerçek aşkın, karşılıksız sevginin ne olduğunu oldukça derin bir anlatımla dile getirmeye çalışmış. Osmanlıca sözcüklere aşina olmayan okurun anlamakta zorlanacağı bir kitap. Bilinmeyen sözcükler dipnotlar eşliğinde açıklanmış ama takdir edersiniz ki sürekli dipnot okumak o eserden alınacak hazzı oldukça düşürür. Dolayısıyla eski sözcüklerle haşır neşirseniz okumaktan çekinmeyin derim.
Bilindiği üzere Ayverdi, Kenan Rufai'nin öğrencilerinden biridir. Kendisinin tasavvufi bir coşkunlukla gerçek olanı anlatmaya çalıştığı bu eser, yürek ehilleri için oldukça ferahlatıcı... Ancak günümüzün çıkar dünyasında "önce cana sonra canan" anlayışının hakim olduğu insanların bu kitabı anlayabileceklerine inancım düşük. Onlar kahramanlarımızın yaşadıklarını "aptallık" olarak bile görebilirler...