Merhaba Nina Öğretmenim.
Yazınızı okuduktan sonra dediğiniz gibi bir hayli dertli olduğunuzu fark ettim. Dilim döndüğünce katılmaya çalışayım dedim.
Yazınızın başında ... "sistem sistemdir,iyi ve ya kötü" ... diyorsunuz. İşte buna katılmıyorum. Var olan kötü sistem bozulsa ne olur? Önemli olan sistemin iyi olması ve bunun bozulmasının engellenmesi, başarıya ulaşmasının yolundaki olabilecek engellerin kaldırılması değil midir?
Sistem, kaliteli bir eğitim ile kaliteli öğretmen yetiştiriyorsa, böyle yetişen bir öğretmenin de doğru ve düzgün eğitim-öğretim sisteminde kaliteli öğrenciler yetiştirmesi bek tabidir. Buna rağmen, her ne kadar iyi olmayan bir sistemin cenderesinde, iyi bir eğitim vermek için, canla başla özveride bulunarak, düzenin dişlileri arasında yok olup giden nice kıymetli öğretmenler de var.
Üzülerek görüyorum ki; lise seviyesinde eğitim almış bir öğrencinin Türkiye' nin komşularından, başkentinden, siyasi ve coğrafik yapısından bihaber. Sanırım bu sadece ama sadece öğretmenin suçu değildir. Kesinlikle ve öncelikle eğitim sisteminin suçudur. Otuz kırk yıl öncesine bu kadar dershane yoktu (gerçi bu da ayrı bir derdimiz). Buna rağmen şu an sızlandığımız sorun bu denli değildi.
Çocuklarımızı bir yarış atı gibi, bir sınavdan diğerine koşturan kimler dersiniz? Elinden tutup götüren bizler değil miyiz? Peki buna sebep ne? İyi ya da kötü bir sistemin var oluşu değil; iyi bir sitemin olmayışı, kötü bir sistemin varlığından dolayı dehlizlerindeki umutsuzluk değil mi?
Tüm bunların yanı sıra bizlere, yani ailelere de büyük bir sorumluluk düşüyor. Bunu ne kadar yerine getirebiliyoruz, bunu da sorgulamak gerekli.
Aslında söylenecek çok şey var.
Hürmetlerimle.