Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

197 syf.
10/10 puan verdi
Felsefe ve düşünsel araştırma enstitüsü olarak kurulan Frankfurt Okulu’nun kurucularından olan Max Hokheimer insan aklının evrilmesini anlatır. Sıradan bir tanımla akla uygun şeylerin yararlı şeyler olduğu, her akla uygun insanın da kendisine neyi yararlı olduğunu bilmesi gerektiğinin tanımı ile giriş yapılır kitapta. Aklın doğasında var olan ve gücünü akıldan alan adalet, eşitlik, mutluluk, hoşgörü gibi kavramlar her insanın, “insan” olmasının benlikleridir der. Ancak Sanayi devrimi ile gelişip serpilen kapitalizmle beraber akıl her insanda olması gereken bağımsız akıldan yani nesnel akıldan uzaklaşıp, kapitalizmin yapısına evrilerek öznel akla dönüşmüş, ve yararcı akıl halini almıştır. Bu tespit ile okuyucuyu; ne yani ben şimdi tam akıllı değilmiyim, bilinçaltıma yerleşen olgularla sürekli yönlendiriliyormuyum kuşkusuna iter. Horkhaimer’in söylemek istediği, Sartre’nin “sen kendinin özgür mü sanıyorsun, sadece biraz ipin uzun” dediği yerdir. Yazar ; Marx’ın kapitalizmin tahlilini yaptığı ve bu tahlildeki insan ve toplumun durumu hakkında inceleme ve tespitlerde bulunur. Kapitalizmin, insanları bireyci ve biçimci akılcılığa getirdiği yer, insanın insan olarak varolma sebebinden uzaklaştığı yerdir aslında. Yazar, modern çağ ya da örgütlü kapitalizm özerk ve özgür insanı, insan yığınları haline getirip, tek tipçi bir duygularla kalıpsal yaşama ittiğinin resmini çizer. Yazar; gelişen şartlara göre sürekli kendini yenileyen kapitalizm üretimin en önemli faktörü “insanın” tüketici yanını kamçılayarak, örgütlü tüketici konumuna sokmakta toplumun kültürel ve sosyal yapısı kapitalizmin dümen suyuna girerek akıllcı bireylerden sürü psikolojisine evrildiğine sürekli vurgu yapmaktadır. Sanayi çağındaki yararcı aklın yaygınlaşması yine liberal eğitim sistemi ile tüm toplumun katmanlarına yayıldığın belirtmekte. Sanayi çağının doğurduğu liberal ekonomi ve liberal yaşamın yansımaları sonucunda öznel ve yararcı akıl haline dönüşen insan aklının ürettiği sanatta özgür aklın ürettiği, gerçeklik peşindeki sanattan çok kapitalizme hizmet eten bir konuma geldiğini de yine yazar okuyucularına sunmakta. Sanat gibi bilimi de liberal yaşamın hizmetine girmesi, insanlığa hizmetten öte daha çok kapitalist ekonominin çıkarlarına hizmet eden bir bilim olduğunu da gözler önüne sermekte. Gerek sanatta gerekse bilim de olan bu yararcı değişimler karşısında aydın kesimin de bu yararcı düşünceye doğru evrildiğini de biz göstermektedir. İnsanı derin düşünmekten uzaklaştırıp, günübirlik yaşam modeline iten bu tarz pragmatist yaşam, insanın insan olmaktan da uzaklaşmasına, ruhsal yalnızlıklara itilmesine de sebep olduğunu da görürüz. Yararcı akla dönüşen insan aklı artık mekanikleşen üretim modellerinden, günlük sosyal yaşamlarındaki davranışlara kadar sistemli bir hayatı yaşaması ile bu düzenleyici hayatı yaşamasına mecbur bırakılmıştır. Kapitalist sanayinin ürettiği ürünlerin çeşitliliği ve artan konformist yaşam, insanları bu ürünleri kullanırken daha dikkatli yaşama iterken mekaniksel yaşamın da parçası yapmakta, özgür aklın ürettiği düşünce ve yaşam tarzlarından uzaklaştırdığını ve mekaniksel yaşamı yaşayacaksak özgür aklın ürettiği düşünceleri de silmemiz gerektiği gibi acı bir reçeteyi de önümüze koymaktadır. Bütün toplumlara bu yaşam modelini sunan kapitalist sistemin bu yaşam modelini sunması için en büyük aracı reklamlar. İnsanlara şirin görünen reklam yüzleri ve yararcı aklın ürettiği slogan sözlerle insanların zihinlerine kazımakta. deyim yerinde ise insanlar mankurtlaştırılmaktadır. Doğanın ürettiği akıl kendinden olmayan tüm canlılara da savaştığını, sanayinin getirdiği doğa tahribatı ve kirlenmeye de dem vurur. Aç gözlü kapitalizmin bir ileriki aşaması olan faşizm ise tüm akılcı düşüncelere ve toplumlara da savaş açmaktan kaçınmadığını gösterir bize. Sonuçta yine insanın bu kaostan çıkabilmesi için doğru aklın doğru eleştirisine ihtiyaç vardır. Gerçek uygarlığa erişmek ancak uygarlığa ait geçmiş kültürlerde var olan bilgilerin doğru yöntemlerle topluma yansıtılması ile olacaktır. der. Kısaca insanca yaşamak için bizi özgür akılla düşünmeye davet eder ve “insan” olmayı anlatır.
Akıl Tutulması
Akıl TutulmasıMax Horkheimer · Metis Yayınları · 1986437 okunma
··
781 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.