Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Avrupa düşüncesinde yüz elli yılı aşkın bir süredir mühim bir yeri işgal eden Immanuel Kant Schopenhaur tarafından, yazdığı Saf Aklın Eleştirisi kitabı sebebiyle Avrupa’da yazılmış en önemli Kitap’ın yazarı olmakla methedilmiştir. Modern felsefe için ‘Kant’a rağmen ya da Kant ile felsefe yapılır ama Kant ’sız felsefe olmaz’ denilir. (Nakleden İsmet Özel) Hayatını belli bir düzen üzerine inşa eden ve kırk yedi yaşında felsefe bölüm başkanlığı vazifesine ulaşan Kant David Hume ve Rousseu gibi düşünürlerden de hayli etkilenmiştir. Hayatında geçirdiği üç evre bulunduğu iddia edilen Kant’ın Eğitim Üzerine kitabına birkaç veçheden bakarak değerlendirmemizi yapalım: Bir giriş ve beş farklı bölümden oluşan kitapta başlangıçta insanı eğitime ihtiyaç duyan tek varlık olmakla tasvir eden Kant böylelikle insanın kâinattaki müstesna yerini ifade etmiş oluyor. Bilhassa disiplin üzerinde bir hayli duran ve ‘ödev duygusu’ üzerine bir felsefe inşa eden filozof ‘insanın bir ödev olarak üstlenebileceği ve kendisini adayabileceği en büyük ve en güç sorun eğitim meselesidir’ diyerek ne kadar ehemmiyetli bir mesele üzerinde kalem oynattığını da ilan etmekte. İnsanın yeteneklerini geliştirirken nereden başlanılacağı meselesini kendine de bir soru ve sorun olarak belleyen Kant’ın kendi inancında da olsa din merkezli bir felsefe inşa etmediği kesin. Hristiyan inancına da sahip olan ve dinin gerekliliğini de belli eden müellifin kitabının satır aralarından anladığımız dine karşı müspet durumda olan Kant ahlakı sadece dine hasretmese de dinde de ahlakın pırıltılarının olduğunu inkâr etmiyor ve ahlaksız dinin ise lütuf ve inayet amacını taşıdığını ifade ediyor. Medenilik kültürünü bütün insanları kendi amaçları için kullanma olarak tarif eden Kant’ın eğitim tasavvuru Avrupa’da yaygın olan ilerlemeci tarih anlayışının bir tezahürü olarak gözümüze çarpıyor. Her geçen gün insanlığın daha ahlaklı ve daha eğitimli bir hal almasının gerekli olduğunu bir ulusta da böyle bir eğitim mekanizması bulunmazsa inşa edilen eğitim sisteminin bir sonraki nesil tarafından yıkılacağını zikreden Kant’ın bu anlayışı sorgulanması ve ıslah edilmesi gereken bir nokta. (Tam bu noktada yukarıda millet yerine ulus sözcüğünü kullandım, çünkü ‘ulus olmak için unutmak ve yeniden başlamak /daha iyi inşada bulunmak gerek, hâlbuki millet ise hatırlayarak kaim olur. Avrupa devletlerinin birçoğu ulus devleti iken Türkiye her ne kadar uğraşılsa da uluslaştırılamamış ve hafızasını bir takım badirelere rağmen koruyabilmiş bir millettir. –Ulus/Millet ayrımı için bak: Mustafa Özel, Edebiyat ve Hukuk adlı video- ) ‘Eğitim sayesinde insan 1) Önce disipline boyun eğdirilmelidir. 2) Eğitim insanı kültürle donatmalıdır. 3) Kişiye ayırt etme (tefrik) melekesi ve anlayış kazandırmalıdır. 4) Ahlaki terbiye eğitimin bir parçasını oluşturmalıdır.’ Diyerek eğitimin insana kazandırması gereken başlıca hasletleri zikreden Kant sahife 91’de ezberin lüzumundan bahsederek bugün ülkemizde yaygın kanaat haline gelen ezberin eğitim için bir dezavantaj oluşu kanaatine aykırı bir söylemde bulunuyor. (Bu ezberin muhakemeye dayalı olduğunu zikretmesini de gözden kaçırmamak gerek. ) Ahlaki eğitimdeki ilk çabanın şahsiyetin teşekkülü olduğunu belirterek insanın şahsiyetinin meydana gelmesinde etkili olan unsurları zikreden ve güzel ve gösterişli giysilerin çocuklar için menfiliğinden, çocukların zeki ve kurnaz olmalarının çocukluk sınırlarında kalması gerektiğine, çocuğu yetiştirirken çok şeyi sathi bilmektense şümullü bir şekilde az şeyin bilgisine sahip olmanın ehemmiyetine vurgu yapan Kant bu bölümde çok önemli tavsiyelerde bulunuyor. Erteleme illeti, susarak geçiştirilen soru ve sorunların daha da büyük şer olarak meydana çıkacağından bahseden Kant ‘din adamlarının yahut dini eğitim verenlerin Tanrı için yapabileceğimiz her şeyin sadece yapmaya mecbur olduğumuz şeyi yapmak olduğunu göstermeksizin yardımseverlik fiillerini erdemli işler olarak gösterme hatasını sık sık yapmalarını’ eleştirerek felsefi anlayışının merkezinde bulunan ödev duygusunu da öne çıkarmış oluyor. Gençlerin kendilerini değerlendirirken başkalarını değil kendilerini esas almalarının gerekliliğini öğütleyen ve son paragrafta insan hayatında murakabenin lüzumuna ısrarla değinen Kant kitabı böylelikle altı bölümde itmama erdirmiş oluyor. (Altı bölüm sırasıyla: Eğitim üzerine, Fiziki Eğitim Üzerine, Kültür (Öğretim), Ruhun Eğitimi, Ahlaki Eğitim, Pratik Eğitim) Üstad Necip Fazıl’ın deyişiyle her şeyden evvel ve sadece külli hakikat mizanının İslamiyet olduğuna iman ederek yola çıkan mümin, Âlemlerin Efendisinin ‘Hikmet müminin yitik malıdır nerede bulursa alır’ emrine rıza ile Kant’tan eğitim konusunda şeriatı Muhammediyeye uygun olanını alır, bulanık olanı ise reddeder. Her şeyden evvel Müslüman’ın bilmesi elzem olan mesele; bilhassa yüz yıldır kendisinden saklanan tüm hakikatlerin, çağın tüm soru ve sorunlarının çözümünün Kâinatın Efendisinin hayatında saklı bulunduğunu bilmek davasıdır. Mesele onu derinlikli anlamak, bugünden başlayarak asrısaadete yolculuk yapma ve O’na ulaşmaktır. Yoksa Müslümanlar yukarıda değindiğimiz gibi Avrupalılar misali her geçen günün dünden daha iyi olduğu inancından ziyade dairesel bir tarih anlayışı ile O’na yakın olan ve iman edenin daha efdal olduğunu bilir, tekrar ısrarla belirtelim ki işin lübbünün lübbü bu daireleri katederek merkeze ulaşmak ve O’na hakiki ümmet olma şerefine ermektir. Çalışma bizden, başarı Allah’tandır.
Eğitim Üzerine (Ruhun Eğitimi-Ahlaki Eğitim-Pratik Eğitim)
Eğitim Üzerine (Ruhun Eğitimi-Ahlaki Eğitim-Pratik Eğitim)Immanuel Kant · Say Yayınları · 20201,722 okunma
··
1.698 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.