Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Açlıktan, sefaletten, soykırımdan, savaşlardan, acı veren tüm olaylardan uzakta olmanız sizi masum mu yapar? Sorumluluk, bu eylemleri gerçekleştiren kişilerde mi, yoksa toplumun bütün bireylerinde mi? İşte Emile Ajar bu kitabında dünyada yaşanan tüm acılardan kendini de sorumlu tutuyor. Böyle bir dünyada yaşamak istemiyor. Bu yüzden 'aidiyet duygusu'la büyük bir derdi var. Bir 'hiç' olamayı başarabilirse tüm bunlardan kurtulabileceğini düşünüyor. Hiç olmak ve bilinçten kurtulmanın yolunu da tabi ki delirmekten geçiyor. Oysa kensine göre normal olduğu için tedavi görüyor. "Tedavi görüyorum da denebilir, ama normal olduğum için. Dışarıdayken normal davranışlarım dikkati çekiyor. Uyum sağlamayı öğrenmek için delillerin yanındayım." Ona göre gördüğümüz dünya tamamen sahte. "Biraz rahatladım, artık halüsinojen değildim, gerçeği görmüyordum artık; gördüklerim bir masa, bir iskemle, her gün hikâyelerdi, hepsi sahteydi, işler yolundaydı yani." Onun için iyileşmek bilinçsizleşmek demek ve bu noktada sağlam bir tokat geliyor. "Artık bilinçli olma tehlikesiyle karşı karşıya değildim ve seve seve yaşıyordum (...) kimse evime gelmiyordu. telefon eden de olmuyordu artık. Dünyanın hiçbir yerinde acı çekilmiyordu. İyileşmiştim basbayağı iyileşmiştim." Tüm bu toplumsal eleştiriler bir yana 'Ne için yazıyoruz?' sorusuna da cevaplar arıyor. Kendisi dünyanın acılarınlarından kurtulmak, bir noktada iyileşmek, içini boşaltmak için yazıyor. Aynı zamanda "acının sanatsal bir amaç uğruna kullanılmasını" da kabul edemiyor. Hatta kelimelerden para kazanılmasını rezilce buluyor. "Güzeller güzeli kelimeler gördüm, herkesin sırtından geçinir, utanma nedir bilmeden öyle ücretleri alırlardı ki..." Ama yazmaktan da vazgeçemiyor hem kendini rahatlatmak hemde 'hiç' olma çabası yüzünden. "Dediklerine göre edebiyatı reddederek hiçbir şey yazmayabilir, hiçbir şey yayınlamayabilirmişim, ama bunda da bir şiirsellik, gizli bir şiirin itirafı bulunurmuş. Bu davranışım, belirgin biçimde edebi tutum ve pozlar olan romantizm, yalancı duyarlılık ve özlemler içerirmiş. İlke olarak, öz saygı gereği, vicdanı izin vermediği için yazmamak, en kitabi, en ağlamaklı lirik anlatım biçimi ve inanç eylemiymiş." Kitapta işlenen diğer bir konu bireysel çelişkiler. Kendisi tanınmak istemiyor, ödülleri reddediyor. Çünkü dünyayı ve insanları küçümsüyor onların yarattığı bu düzenden iğreniyor. Ama bir yandan da hepimizin içinde olan o 'bilinme' isteğine de karşı koyamıyor. "Var olmamaya çalıştıkça daha çok var oluyordum. Gizlenmeye çalıştıkça iyice reklam oluyordum. Bütün gizli çarpıklıklarım çıplak gözle görülür oluyordu." Tüm bunların dışında kitabı okumadan önce yazarın hayatını araştırmanızı öneririm. O dönemki kendisi ile ilgili tartışmalara çok iyi göndermeler yapmış. Takma adla yayınladığı 'Onca Yoksulluk Varken' ve 'Koca Tembel' kitaplarından da sık sık söz ediyor. Önce onları da okumak isteyebilirsiniz. Ayrıca Romain Gary'i Emile Ajar olduğunu açıklayıp "Çok eğlendim" demesini bu kitabı okuduğumda anlayabildim. Edebiyat dünyasını nasıl karıştığının ip uçlarını da bu kitapta bulabilirsiniz. Ben çok etkilenerek okudum. Yazara tekrar hayran kaldım. En kısa zaman da diğer kitaplarını da okuyacağım.
Yalan-Roman
Yalan-RomanRomain Gary (Emile Ajar) · Agora Kitaplığı · 2011319 okunma
··
502 görüntüleme
Metin Kibar okurunun profil resmi
Yorum için teşekkürler. Çok bilgilendirici olmuş. Hemen alasım geldi :)
Leyla okurunun profil resmi
Rica ederim. Harika kitap, okunmalı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.