Raymond Carver sıradan olanı, günlük olanı çok çok iyi anlatıyor. Alkolikler, işsizler, zenci düşmanı anneler, aylarca televizyon karşısındaki kanepeden kalkmayan yaşam bezginleri, yolunda gitmeyen, hiç gitmeyen aile yaşamları, trafik kazasında ölen çocuklarının acısıyla yıkılıp, tek yolu, hiçbir suçu olmayan postacıyı öldürmeye karar veren adamlar...
Bir baba, trenle kilometrelerce yolu gidip, inmesi gereken istasyonda inmeyip, yola, bilmediği bir yere doğru devam eder mi?
Öyküleri okuyan, tüm bu açmaz, sıkıntılı durumları, insanların duygularını, karamsarlığa kapılmadan, inceden bir "ayakları yerden kesiklikle" yaşıyor.
Diğer kitaplarını da okumak gerek.