Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Acem Mektupları
1721’de, Montesquieu 32 yaşında iken Amsterdam’da anonim olarak yayımlanan Acem Mektupları (Lettres persanes) yazarına büyük bir şöhret getirdi. Kısa zamanda best-seller olan kitap, daha ilk yılında on yeni baskı yaptı. Sonraki beş yıl içinde ise küçük değişikliklerle sekiz kere yayımlandı. Montesquieu bu kitapta, Fransızların yaşamları ve kurumlarını – olabildiğince – yabancı iki kişinin, İranlı iki Doğulunun gözüyle aktarıyordu: Usbek ve Rica. Aslında Montesquieu, İranlılar hakkında çok az şey biliyordu; İran’la ilgili bilgileri okuduğu birkaç kitapla sınırlıydı. Ancak böyle bir tarzı benimsemesinin nedeni, kahramanlarına tamamen dışarıdan gözlemler ve sert eleştiriler yaptırabilmekti. Söz konusu iki İranlı (Acem) kahraman, İsfahan’dan Marsilya ve oradan da Paris’e gelip burada on yıl sürgün hayatı yaşamak zorunda kalmışlardı. Montesquieu’nün romandaki kurgusuna göre bu iki yabancı, Fransa hakkındaki gözlemlerini, mektupları aracılığıyla İran’da bıraktıkları yakınlarıyla paylaşıyordu. Bu gözlemler, Fransızların gündelik hayatlarına olduğu kadar, ülkede cari (yürürlükte) olan toplumsal, siyasi ve dini kurumlara da temas ediyordu. Montesquieu, Fransa’dan İran’daki yakınlarına mektuplar gönderen Usbek ve Rica’nın ağzından, Fransızların yaşam tarzları ve kurumlarına genellikle mizahi bir dille ağır eleştiriler yöneltiyordu. 161 mektuptan oluşan romanda özellikle dikkat çeken husus, anti-Katolik, yani Kilise ve Papalık karşıtı bir dilin hâkim olmasıdır. İşte bu nedenledir ki Montesquieu, Fransa’da iktidarın entelektüel üretim ve basınyayını baskı altına alıp sıkı bir sansür uyguladığı 1720’lı yıllarda, eserini başka bir ülkede ve anonim olarak yayımlamak zorunda kalmıştı. O yıllarda Bastille Hapishanesi’nde tutuklu bulunan birçok yayıncı-matbaacı ve yazar bulunmaktaydı. Montesquieu, kendi adının yer almadığı ve iki yabancının ağzından kaleme alınmış olan bu romanında, Fransız yaşam biçimine, siyasî ve dinî kurumlara korkusuzca ve amansız eleştiriler yöneltebiliyordu. Papadan bir sihirbaz olarak bahsediyor, Engizisyon’un korkunç uygulamaları karşısında hüzünlü bir hayreti açıkça ortaya koyabiliyor ve dolaylı da olsa dinsel hoşgörüyü (özellikle Protestanlara yönelik) savunabiliyordu.
İran Mektupları
İran MektuplarıMontesquieu · İş Bankası Kültür Yayınları · 2015328 okunma
·
168 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.