Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
79 günde okudu
Kazancakis bir gazetenin dış haber muhabiri olarak gidiyor İspanya’ya, denk geldiği yıl ise tam da İspanya iç savaşının başladığı 1930’lar... Bakın ne diyor ilk izlenimleri için; “İspanya kargaşa, deneysellik ve ıstırapla dolu kritik bir tarihsel andan geçmektedir. 1898’de İspanyol donanmasının Küba’da yok olduğu günden beri İspanya kabuğuna çekilmiş, yenilmiş, bitkin düşmüş, sömürgelerini yitirmişti. Namusu dışında her şeyini kaybetmiş bir halde İber Yarımadası’na çekilmişti; hatırlarsınız Don Quijote’nin kemikleri kırılmış, ölmeye hazır bir halde kulesine çekildiği gibi.” Kitap çok zengin, birçok ünlü şair, siyasetçi, ressam vs. yer bulmuş kendine. Bir örnek aşağıda; ”Hafif akşam rüzgarı, Prado’daki bahçelerin ve kadınların saçtığı kokularla doluydu. Bahar gelmişti artık. Birden, bir bülbülün sesi duyuldu çiçek açmış kestane ağaçları arasından. Gongora’nın harikulade mısraları yüreğimi deldi: Öyle zenginlik, o kadar çok hazla ağlıyor ki şu bülbül, göğsünün içinde yüz bin tane başka bülbül var sanıyorum, birbiri ardına şakıyor bu bülbüller acılarını, kendi gırtlaklarının içinde.” Dediğim gibi ilk bölüm İspanya gözlemleri üzerine kurulu yazarın. Misal Elhamra için bir Spinoza teoreminden bahseder ki şöyledir; “Ruh kendi kendisine baktığı ve kendi işleme gücünü göz önüne aldığı zaman sevinçlidir; ve kendi kendisini ne kadar hayal ederse, işleme gücünü ne kadar seçik olarak hayal ederse, bu sevinç bu kadar büyük olur.” Birinci kısım nasıl bu kadar güzel ve umutlu ise İkinci kısım olan savaş bölümü bir o kadar üzücü ve umutsuz... Ben ilk defa Kazancakis okudum, hele bazı enfes cümleler vardı ki kitapta on kere okudum. Mesela... “Ölümün kaplılarında, hareketsiz oturup düşünenler için anlamsız olan sevinçleri deneyimlerler. Yazmaya oturduğum şu anda, tanık olduğum olayların tüm sorumluluğunu duyuyorum. Gördüğümü en açık biçimde, tarafsızca, mertçe söyleyeceğim. Çünkü ister bilinçli ister bilinçsiz olsun amacım şu ya da bu ideolojiyi savunmak şu ya da bu tarafın kahramanlıklarını açıklamak ya da gizlemek değildir. Amacım başkadır benim: Ne gördüm, ne duydumsa, tümünü anlatmak, bugün İspanya adını taşıyan şu insanlık yarasını size göstermektir. Yarın bunun adı belki Fransa, belki de bütün dünya olacaktır...” Birazdan duyacaklarınızı hassas olanlar okumasın demeyeceğim, onlar iki defa okusunlar.. Bu insanlık suçu hepimizin, olmuş ve olacak savaşların suçu hepimizin çünkü. İspanyol iç savaşı hakkında bilgi vereyim biraz önce dilim döndüğünce. ‘Kızıl’lar (komünist de diyebiliriz - Sovyet destekli) ve Franco (milliyetçiler - Almanya ve katolik kilise destekli) arasındaki bir savaş bu. Elbette ben de yazar gibi taraf tutmayacağım ama okuduğum kadarı ile işçi sınıfı isyan ediyor ilkin. -komünist, sosyalist ve anarşistler topluca- Ve daha sonra İspanya’nın doğası gereği (biliyorsunuz İspanyollar savaşçı bir millet, en bariz örnek ise boğa güreşleri) Anarşistler diğer iki elebaş kardeşlerinden de üstün gelince Franco(milliyetçi subay) başlatıyor isyanı. Söyleyeceklerim bu konuda bu kadar. Şimdi de fazla acıklı alıntılar okuyacaksınız, benden de bu kadar. “Burnunuzu tıkayın! diye bağırdı asker. Dayanılmaz, feci bir koku vardı. ‘Önceleri onları dışarı gömüyorduk. Ama çember daralınca buraya gömmeye mecbur kaldık. Toprak az olduğu için onları sığ mezarlara gömdük... Koku öyle başladı...’ Solgun benizli asker konuşurken içini çekti. ‘Sonra suya da bulaştı. Hepimiz ishal olduk.’... ”Uçaklardan biri aniden garip bir ses çıkarmaya başladı. Sağ kanadı bozuldu ve hızla, kuyrukluyıldız gibi toprağa yöneldi. Madrid’deki tepelerden birinin arkasında yok oldu. Aynı anda yakınımızda acı bir çığlık duyuldu. Bir bombardıman uçağı korkunç biri uğultuyla, döne döne düştü ve 200 metre ileride tarlalara çakıldı. Hepimiz heyecanla o tarafa koştuk. Bütün tarlaya alüminyum parçaları, motor parçaları ve mermiler saçılmıştı. Baş aşağı yere gömülen uçak, şekilsiz bir yığın halindeydi. Subay dudaklarını ısırarak mırıldandı. “Nuestro! Bizim!” Çok daha fazlası var kitapta ancak bu kadar yeter, okuyunuz... Bu arada Kazancakis sıkça ressam El Greco’nun tablolarından betimlemeler yapmış. İncelemek isterseniz eserlerini link bıraktım buraya; metmuseum.org/toah/hd/grec/hd...
İspanya Yaşasın Ölüm
İspanya Yaşasın ÖlümNikos Kazancakis · Habora Kitabevi Yayınları · 1968145 okunma
·
100 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.