Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
İyi at mı kalmadı, yoksa attan anlayan mı kalmadı?
Başlangıç cümlesiyle metaforla giriş yapıyor sevgili yazarımız. Evet iyi at mı kalmadı (buraya istediğimiz her şeyi koyabiliriz, eskilerde olup da şimdi yok olduğunu defaatle tekrarladığımız her bir sorunumuzu), yoksa onlardan anlayacak, gideceği mesafeye göre yemini verecek (ne az ne çok) binicileri mi yok? İyi atlar her zaman vardır. Onlara usulünce gem vuracak, söylediklerine kulak verecek, tabiatını hakkıyla bilecek insan evvela. Hakkını vermeyip sinirle, sırtına kırbacı indirerek istediğini yapmasını beklemek olur mu? Bu durum da tekrar soralım kendimize: İyi at mı kalmadı, yoksa attan anlayan mı kalmadı? İnsan zordur; meraklıdır, hırçındır, bazen kontrol manyağıdır. Bir at eğitme itidalini ayarlayamaz çoğu zaman. Sabrını koruyamaz. İçinde bulunduğumuz çağ bizi baş döndürücü bir hız girdabına sürüklüyor. Hiçbir eyleme olgunlaşma süreci tanınmıyor. Attan anlamayan seyislere döndürüyor. Halbuki insan eylemini sabırla süsleyip herşeyi akışıyla takip ettiğinde mahir bir seyis olma kudretine erişebilir. Ve merak: "Insanı başka canlılardan ayıran özelliklerden biri de,kendisinin ne olduğunu merak etmesidir. Insan, kendisinin ne olduğunu, nerden gelip nereye gittiğini merak ediyor." Bu merak insana bir çok kapılar açıyor. Meraklıdır, sınırı yoktur insanın. Özgür yaratılmış. Hiçbir yaratığa yasaklar olmazken (etobur bir hayvana ot yemek yasak edilmez, yeme güdüsü yoktur zaten) insana bir çok yasaklar konulmuş. Evvela cennette sınandı insan. Herşey verildi sadece bir ağaç esirgendi yasak edildi. Bu uyarı insanı varlık yapısından kavrayan bir uyarıdır. "O ağaca yaklaşılmaması hususundaki tembih, insanın, bilkuvve o ağaca yaklaşabilecek bir eğilim içinde bulunmasıyla anlam taşımaktadır." "Yani insanın fıtratında zaten o ağaca yaklaşma hususunda bir eğilim bulunmasaydı, ona, o ağaca yaklaşmaması gerektiği yolundaki tembihin de anlamı kalmazdı." Bu durumda kendimize şu soruyu sorabiliriz: bizim tabiatımızı bizden daha iyi bilen yaratıcımızın bize koyduğu sınırlar, yasaklar çiğnenmese insan ne olur? İnsan özgür yaratılmış dedik; eline irade verildi "İnsan meleklerden üstünde olabilir, hayvandan aşağı da olabilir." Bu konulan çizgide ne kadar sabit ve doğru durduğumuza göre... Bizim sorunumuz bu; sorunumuzu tam bilememek.. doğru soruları soramamak. Bazı sorular cevaba gereksinim bile bırakmıyor. Öyle ki soru içinde yuvalanıyor. Bünye o doğru soruyla besleniyor. Kendimize sağlıklı sorular yöneltmekten aciziz. O kadar cevap dolanıyor ki her yerde. Herkesin bir cevabı bir doğrusu var. Soru ise tekliğini biricikliğini koruyor. Güzel yerinde soru cevabını kendisiyle getiriyor. Her zaman söylüyorum, Rasim Hocam istediğim, ihtiyaç duyduğum soruları yöneltiyor. Her müslüman nasıl İslam'ı hakkıyla yaşayamıyor? Değişik fikir sapmaları nasıl bizi kıskacına aldı? Etrafımızdaki duvarlar, görüş açımızı, zihnimizi ne kadar sınırlayabilir? Din ilahi bir gerçeklik olmak yerine, nasıl beşerî bir gerçeklik olma niteliğine indirgenmiş? Her şey dinle sınanacağına, nasıl din sınanacak bir yere konuldu ? Biz bugün Müslümanlar olarak her hareketimizi, hayatımızın her alanını kontrol edecek, yön verecek, doğruyu yanlıştan ayıracak, aile akraba ilişkilerimizi dahi belirleyecek inancımızla rotamızı belirleyeceğimize; Dinle siyaset bir olur mu? Din siyasete karışamaz gibi hayat kalitemizi temelden zedeleyen sorularla zehirleniyoruz. Sorular zehir olabilir. Ve her zamanda panzehir bulunmaz.. Hangi durumda hangi soruyu kendimize yöneltmeliyiz tavsiyesinde de bulunuluyor. Dediğimiz gibi yerinde soru bütün hücreleri harekete geçirir. Sorunum bu, durum bu, peki benim ne yapmam gerekecek? Eserin bir çok yerinde soru işaretiyle karşılaşıyoruz. Benim gibi soruların zenginliğinden haz alıyorsanız okumanız tavsiye olunur. Ne zaman ki kendimize soru yöneltmekten çekinir olduk, kendimizi sıkıştırmadık, o vakit ki başkalarının cevabını yaşamaya başladık. Her cevap hayatımızın eksik noktasını onarmıyor, ruhumuza gereken gıdayı vermiyor. İçimizde pek çok tahribata yol açan, tonlarca fikir sapmaları her tarafımızı kuşatmış. İnsan bu kıyamette doğrunun ipini yakalamakta müthiş eziyet çekiyor. Allah nasip ederse bu eserden faydalanabilirsek, umulur ki bu hengamede önümüze ışık olacak bir rota belirir. Rabbim yardımcımız olsun...
Eşikte Duran İnsan
Eşikte Duran İnsanRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2015469 okunma
··
97 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.