Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Soru Sormak Zekanın Göstergesidir
Soru sormak zekânın işlerliğidir. Eğer soru sormayı durdurursanız, soru sormaya izin vermezseniz o ortamda zekâ işlerlik kazanamaz, kişilik gelişemez. Fransız Aydınlanmasının önemli isimlerinden olan, yazılarında Voltaire takma adını kullanan François-Marie Arouet “Bir insanı size verdiği cevaplara göre değil, sorduğu sorulara göre değerlendirin” der. İyi bir sorunuz var mı? Büyük bir bilim insanına, yetişmesindeki en büyük etkenlerin neler olduğunu sormuşlar. Annem” demiş, ”Annem, okuldan döndüğüm her gün,’bugün güzel bir soru sordun mu?’ derdi. Beni yetiştiren en önemli etken budur.” Soru sormak zekânın işlerliğidir. Eğer soru sormayı durdurursanız, soru sormaya izin vermezseniz o ortamda zekâ işlerlik kazanamaz, kişilik gelişemez. Sorusu olmayan, hep yanıtı olan bir kültür geri kalmış kültürdür. Otokrasinin hep yanıtı vardır, sorusu yoktur. Demokrasinin hep sorusu vardır, yanıtı araştırmadır. Çocuklar çok soru sorarlar. 3-4 yaşından başlayarak bıktırıncaya kadar soru sorarlar. Dünyayı keşfetmek, olan biteni anlamak canlı algılarının hedefidir. Algılarıyla zenginleşen dikkatleri belleklerini oluşturur, sonra da ”neden öyle olmuş?”, ”bu niçin böyle?” diye muhakeme temelini ararlar. Onları yanıtlamazsanız, araştırmazsanız, susturursanız, durdurursanız bir süre sonra gerçekten susarlar, susmanın rahat etmek olduğunu öğrenirler. Siz rahat edersiniz, çocuğun zekâsı da engellenmeyi öğrenir. Soru sormak basit bir zihinsel işlem değildir. Soru sormak; 1- Cesaret, 2- Merak, 3- Kararlılık, 4- Sonucu göğüsleyen bir direnç gerektirir. Eğer bütün bunlara sahip değilseniz, soru soramazsınız, yapacağınız iş de yanıtları dinlemek olur. Bizler neleri merak ederiz, neleri sorarız? Bilgisayarların yeni bulunduğu döneme ilişkin bir anekdot vardı: Bütün milletlerin temsilcileri bilgisayarın karşısına geçmişler, soru soruyorlar. Bilgisayar da kısa ve yoğun bir işlemden sonra soruyu yanıtlıyor. Bizim temsilcimize sıra gelince sorusunu soruyor:”Ne var, ne yok?” Bilgisayardan bir süre işlem yapıldığına ilişkin sesler geliyor ama bir türlü yanıt gelmiyor, sonunda elektrik şerareleri ve dumanlar içinde kalan gereç iflas bayrağını çekiyor. Gerçekten, ne demektir ”ne var, ne yok?” Bu, aslında bir soru değildir, bir dolgu konuşmadır. Karşılaştığımız zaman birbirimize sorduğumuz soruların çoğu da basmakalıptır ve anlamsızdır: – Ne yapıyorsun? (Anlamsız bir sorudur, soruyu soran karşısındakinin ne yaptığını çok iyi bilmektedir). – Nasıl gidiyor? (Bu sorunun da belirgin bir hedefi yoktur, öyle laf olsun diye sorulmuştur, karşısındaki de belirsiz bir el işareti yaparak ”ne olsun?” gibi, ”idare eder”gibi dolgu yanıtlar verir). – İşler ne âlemde? (Bu soruyla da hangi işlerin kast edildiği belli değildir, öyle sorulmuştur. Yanıt da aynı yüzeysellikte olur). Sorduğumuz sorular genel olarak kişiseldir ya da kişilerin özel hayatlarına duyulan merakın ürünüdür. Birisiyle karşılaşıldığı zaman sorulan ”nerelisin?”, ”kimlerdensin?”, ”ne iş yaparsın?”, ”nerede oturuyorsun?”, ”evli misin?”, ”çocuk var mı?”, ”çocuklar iyi okuyor mu?” gibi soruların tümü de güvenlik soruşturmasıdır. Bu sorularla karşısındakinin güvenilir olup olmadığı araştırılır. Çevreyle ilgili sorular da kişilerin ne yapıp yapmadığı, ne alıp almadığı, nelere sahip olduğu türünden dedikodu sınıfına giren merak sorularıdır. Çocuklara sorulan sorular da sığlığın ve çocuklara değer vermemenin göstergesi değil midir? – Anneni mi seviyorsun, babanı mı? – Bizim çocuğumuz olur musun? – Kazağını bana verir misin? Çocuk biraz büyükse ”okulu ve dersleri” sorulur. Bu soru tipleri gerçekte ”soran bir ilgi” yi göstermez. Bilimle, kültürle, sanatla ilgili merak soruları ancak bu konularla gerçekten ilgili olanların bir bölümünde görülür. O çevrelerin de önemli bir bölümünün soruları değil, başkalarına aktarılması gereken yanıtları vardır. Soru sormayı eğitiminize koyabildiğiniz zaman eğitiminiz başlamış olacaktır. Soru sormayı kültürünüze sindirdiğiniz zaman uygarlık yoluna girmiş olacaksınız. Erdal Atabek Matematiksel
··
28 görüntüleme
Ferah okurunun profil resmi
Türklerde soru sorma sıkıntısı hiç yok. Asansörde, markette, pazarda ya da okulda hastanede nerede olursanız olun muhakkak ki soru soran birisi çıkıyor :) Kaynağı zeka mıdır yoksa sadece merak mı işte orası muamma?
bhmflzf okurunun profil resmi
Türklerdeki soru sorma genelde alinmak istenen cevaba göre soruluyor. Zekadan çok tam tersini ifade ediyor kanımca. :)
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Bu iki paylaşım ne güzel de yakıştı ileti paylaşımına Mehmet hocam. :) #32236434 - #32699399
Can Karakuş okurunun profil resmi
Bir çocuğa sorulabilecek en berbat, en iğrenç soru: Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?
bhmflzf okurunun profil resmi
Sıklıkla kulağımıza çalınan sığ sorulardan (!).
Ofelya okurunun profil resmi
Insanin bilgeligi cevabindan degil sorusundan belli olur dedikleridir bu//👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.