Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
·
Puan vermedi
İstanbullu Elefteria
Takvimler 6 ve 7 Eylül 1955 'i gösterirken, demokrasi tarihimize kara bir leke gibi sürülecek olan, topraklarımızda cereyan etmiş, tarihin en büyük utanç günlerinden birine evsahipliği yapacaktık... Bir yandan iktidardaki Demokrat Parti ve Menderes Hükümetinin günden güne batağa saplanması, diğer yandan yavru vatan Kıbrıs'ta başgösteren uluslararası sorunlar vesilesi ile İstanbul'da yaşayan yerleşik Rumlara karşı bir kışkırtma kampanyası başlatılır. Öyle ki, aynı günlerde tezahür eden, M.Kemal Atatürk'ün Selanik'teki evinin bir Rum tarafından bombalanması olayı, dönemin günlük gazetesi İstanbul Ekpresine manşet olur. Ne tesadüftür ki, kışkırtmaların fitilini ateşleyen ve halkı galeyana getirme amacı güden bu haberin yayınlandığı gün, normal tirajı 20 bin olan gazete 290 bin adet basılır. Sonradan öğrenilir ki, bunun için öncesinde yüklü bir miktar kağıt stoğu yapılmıştır. Ve yine sonradan açığa çıkacağı üzere, Atamızın evini bombalayan şahsın Oktay Engin olduğu kesinleşmiştir. Yunanistan'da yargılandığı sırada kaçarak Türkiye’ye sığınan Engin, bir müddet sonra Çankaya ve Marmaris Kaymakamlığı görevleri ile ödüllendirilip, daha sonrasında ise Eskişehir ve Nevşehir Valilikleri görevine getirilerek onure edilmiştir ! İstanbul içi ve çevre illerden gelerek toplanan eli kazmalı, bıçaklı, sopalı ve baltalı binlerce kişi gayrimüslimlere ait 2 manastır, 1 sinagog, 26 okul, 73 kilise, 1004 işyeri ve 4214 evi talan ederek ateşe vermiştir. Cinayetler, yaralanmalar, tecavüzler de cabası... Derken bu olayın hemen akabinde, yüzyıllardır bu topraklarda, diğer etnik kökenli vatandaşlar ile birarada kardeş gibi yaşayan binlerce Rum, Yunanistan'a göçe zorlanmıştır. İşte Elefteria da göçe zorlanan bu ailelerden birine mensuptur. Ancak biz hikayeyi Elefteria'dan değil de, biricik kızı Magnolia'dan dinliyoruz. Mezarlık ve ölüm betimlemeleri ile başlayan eserimizin içeriğinde aşktan tutun da kine, hasrete, gurbete, aileye, komşuluğa ve dostluğa dair her duygu mevcut. Yer yer kitaba ara verip, gayri ihtiyari Google üzerinden minik çaplı araştırmalara sevk oluyorsunuz.Mesela, kitabı okurken Çiçek Pasajındaki akardeoncu Madam Anahit'i duyuyor, tanıyor, sonra hayatını inceliyor ve inanılmaz güzelliklere şahit oluyorsunuz. Eserde İstanbul tasvirleri son derece başarılı çizilmiş, "Ah İstanbul... Bağrında ne acıları, ne sevinçleri biriktirmişsin! " demekten de kendinizi alamıyorsunuz. Tarihi belgesel niteliğindeki bu kitap, özünde insan olabilmenin ve insan kalabilmenin inceliklerini sunuyor bizlere. Rumu, Türkü, Ermenisi, Kürdü, Fransızı, Almanı asla yoktur insanlığın... Albert Einstein'in da belirttiği gibi : “Aptallara göre insanlar ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.” ️Bu kitabı, Sevgili Zeki Müren'in şu güzel sözlere sahip "Manolyam" şarkısı eşliğinde okumanız önemle rica olunur : Uzun yıllar bekledim, hakikat oldu rüyam Koklamaya kıyamam, benim güzel Manolyam Nazlı çiçeğimsin sen, sevdana dayanamam Koklamaya kıyamam, benim güzel manolyam
İstanbullu Elefteria
İstanbullu ElefteriaKemal Yılmaz · Yeni İnsan Yayınevi · 201641 okunma
··
132 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.