Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

495 syf.
8/10 puan verdi
·
11 günde okudu
. Yazar, kitabın 2. Cildinde Gazi'nin vefatından 1950 seçimiyle iktidarın el değiştirmesine kadarki süre zarfını ve bu süre zarfında İnönü'nün faaliyetlerini inceler. Benim asıl ilgimi çeken cilt bu ve bundan sonraki idi. Bu dönemin, halk arasında çok tartışmalı olduğu, dönemle ilgili önyargıların çok fazla olduğu herkesçe malumdur. Kitabın yazarı hakkında biraz bilgi vermek yerinde olacaktır: Zira kendileri, tek parti döneminde bürokraside yıllarca görev almış, İnönü başta olmakla birçok vekil, başvekil ve bürokratla çalışmalar yapmış, dolayısıyla birçok kişiyi yakından tanıma, ülke gündeminde önemli yer tutan birçok konuya şahitlik etme fırsatı bulmuştur. Ayrıca Türkiye'de bir dönem devrin birçok ünlü komünistiyle birlikte yargılanarak on yıl hapse mahkum olmuştur. Yani; komünist pencereye yakın bir yazar olduğunu bilerek okumakta fayda var diyebilirim. Gelelim kitaba.. Okurken bende İnönü'ye hayran olduğuna dair çok fazla his uyandırdı. İkinci Dünya Savaşı sırasında ülkeyi savaşa sokmama konusunda İnönü'yü çok takdir ediyordu, gerçi öne sürdüğü sebepleri okuyunca ben de kendisi gibi düşündüm ama bu alanda başka görüş okumadığım için yorum getirmem peşin konuşmak olabilir. Savaşın Sovyetlerce kazanılacağı anlaşıldığı sırada, siyasi manevra ile Türkçüler-Turancılar üzerine gidilmesini, üstün körü, “Almanlarla gizli yazışmalar bulundu.” diyerek Nihal Atsız ve arkadaşlarının ismini zikretmeden onları Alman taraftarlığıyla itham etmesi gözümden kaçmadı. Zannederim kendisi komünist fikirlerinden vazgeçememiş. Zira o dava; Sabahattin Ali’nin Atatürk ve İnönü’ye hakaretten 14 ay hapis cezası alıp 10 ay hapis yatması, Cumhuriyetin onuncu yılı dolayısıyla çıkarılan genel aftan yararlanıp serbest kalması, bu mahkumiyetinden sonra bir süre öğretmen olarak atanamaması, ancak Atatürk’ün vefatından sonra Hasan ALİ Yücel’in milli eğitim bakanı olmasıyla tekrar öğretmen olarak atanması üzerine; Atsız’ın, çıkardığı bir dergide, Başvekil Şükrü Saraçoğlu’nun Türkçü-Turancı olduğuna dair yaptığı bir konuşmayı dayanak göstererek, Hasan Ali Yücel’i Başvekil Şükrü Saraçoğlu’na şikayet etmesi; Sabahattin Ali’nin de Atsız’ın bu yazısında kendisine hakaret ettiğini öne sürerek Atsız’ı şikayet etmesi üzerine gelişen olaylar silsilesi ve 3 Mayıs 1944 nümayişi ile gelişen bir davadır ve Türkçülük-Turancılık davası olarak halen zikredilir ki; konunun Almanlarla hiçbir ilgisi yoktur. Sanırım Şevket Süreyya Aydemir’in komünizme olan eğilimi, o tarihte ruhunun bir köşesinde hâlâ devam ediyormuş. Geçelim .. Köy enstitülerine de değinmiş güzel bilgiler vermiş. Meğer işin temelinde kendi çalışmaları da varmış. Konudan övgüyle bahsetmiş, kendisinden dinleyince beni de etkiledi ama; Köy Enstitüleri hakkında komünizme olan ilintileriyle ilgili daha önce duyduğum dedikodular da bir taraftan kafamı tırmaladı, zira yazarın komünizme olan ilgisine yukarıda kısaca değinmiş idim. Tabii isteyen daha detaylı araştırabilir. Velhasıl kitapta bu dönemle ilgili birçok konuyu bulabileceksiniz. Beni en çok etkileyen iki konudan biri; İkinci Dünya Savaşı ve Türkiye’nin pozisyonu diğeri; çok partili hayata geçiş, Demokrat Partinin doğuşu, CHP’nin iktidarı kaybedişi, bu kaybedişin altında yatan nedenler, İnönü’nün konjonktürü değerlendirişi idi. Herkesin dünya görüşü, siyasi düşüncesi, mantalitesi farklıdır; bu kabul. Ne kadar objektif olmak istese de her yazar, ister istemez kendi fikirlerinin etkisi altında kalabilir; bu da kabul. Kısaca, genel itibariyle eser bana çok şey kattı diyebilirim. İncelememi buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim  Mutlu okumalar. 11.12.2019 23.32 Erciş .
İkinci Adam - Cilt 2
İkinci Adam - Cilt 2Şevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitabevi · 1991364 okunma
·
58 görüntüleme
kübra çoban okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık :)
Ali Dayıcık okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. ✓
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.