Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

456 syf.
3/10 puan verdi
·
Beğendi
KİTABIN BENDEKİ ETKİSİ Gençliğin ruhunu anlatması için Yer altı edebiyatının, bel alti dilini kullanması rahatsız edici idi. Bu tür kitaplar: Kitabı okurken ki etkisi ile bitirdikten sonra ki etkisi farklı olduğunu bildiğimden 3 kez bırakıp tekrar başlayarak ısrarla okumayı sürdürdüm. Büyümenin sancılarını birlikte göğüsleyen bir grup gencin başlarından geçen olayları neşeli bir belaltı dili ile okuyoruz. İlerleyen sayfalarda her şeyin o kadar neşeli olmadığını değişen dünyaya koşut olarak insanların nasıl bir dönüşüme uğradığını fark ediyoruz…kitap bittikten sonra bıraktığı etkiler yüzleşmeler, sorgulamalar, özgürlük sorumluluk, ertelenen hayaller vs.vs. Ergen erkek çocukların yaşadıkları olgunlaşma süreçleri böyle geçiyor sanırım. Kim bilir belki de birlikte olduğu kadın sayısı arttıkça erkekliği kendine ve etrafına ispat etmiş oluyorlar. Dünyaya gelmesine aracılık ettiğimiz çocuklarımız ve onlara hazırlamak zorunda olduğumuz gelecek en büyük mazeretimiz gibi görünür. Bu mazeretin arkasına gizlenip bugüne ve yarına koyduğumuz ipotekleri ve ev kredileriyle cebelleşip hayallerimizin peşinde mücadele derdini unutuyoruz DİL-YAZIM Dili erkek egemen . sanırım özellikle kullanılmış . sistemin eleştirisini sistemin diliyle yazmış. Kitabımızda kadın sorunu alenen görünmüyor. Ancak kadın sorunu ciddi anlamda anlatılıyor. Okurken kadın isimleri bile fark etmiyor. Kimin karısı onun sevgilisi kim kimle diye okuyorsun.. tıpkı kitabın girişinde kadın isimlerinin tanıtımı gibi. Ergen erkeklerin olgunlaşma sürecinde kullanılan kadınlar al bunu götür düzelim kullan at gibi bir rahatsız edici kışkırtıcı erotik bir dil. Dil dediğim gibi erotik, bayağı, riyakar, ahlak erozyonu, hızlı, hareketli aksiyonlu, kirlenen bir dünya kışkırtıcı bir roman .Bunların yanı sıra yalın alaycı sert bir dile sahip Edebiyat en büyük bir mafya tezimizi bir kez daha destekliyor...Kullanılan bir dil sonuçta okuyucular için beyinlerde algılarda bir kayıt yaratmakta ve toplumun ahlak erozyonuna destek vermesi açısından ciddi eleştiriyi hak ediyor. Ahlak insanoğlu tarafından asırlar boyu süzülerek kadim ahlaka dönüşürken bir yandan da edebiyat mafyası ile dil ahlak erozyonu yaratılmaktadır. Edebiyat mafyasının önemini bu kitapta daha iyi anlıyoruz. Kitapta bir anlatıcı var. Anlatıcının kahramanı bu kadar övgü ile anlatması : anlatıcının megaloman noktasına getireceğinden bir anlatıcı tercih edilmiş. KIZIL SAÇLI KADINLAR Savaşın bir kazananı vardır. Kazanan talan eder. En büyük talanda kadınlarda yapılır. Savaşta tecavüz meşrulaştırılıp savaşın ganimeti hak olarak gösterilir. Savaşın sonunda hamile kadınlar travmalı kadınlar . savaşın olduğu ülkeler bu kadınları sahiplenmez tamamen dışlarlar. Tarihte örnekleri çoktur. İzmirli kadınlar için bile gavur tohumu falan denir Anadolu’da. Kadın tarih boyunca erkek egemen toplumun günahıdır, günahkarıdır. Romanda kadına verilen değer tıpkı savaş ganimeti gibi erkek tarafından kullanılan atılan ve günahkardır. Bildiğimiz gibi, Ortaçağda kızıl saç hayvani cinsel arzunun ve ahlaki yozlaşmanın sembolü olarak görülür. Tarih boyunca kızıl saç nefret edilen bir şey olmuştur. Antik mısırlılar kızıl saçlı hayvan ve insanları kötülük tanrısı Seth ile ilişkilendirir. Kızıl saçlara karşı duyulan bu güvensizliğin Hz. İsa’ya ihanet eden Yahuda’nın kızıl saçlı olmasına kadar uzanır. Kızıl Yahudiler, Fransa’da kızıl saçlı kadınlar saldırgan ya da yalancı denir. Fransa’da cadılar Hz. Meryem’e La Rousse (kızıl) diyerek hakaret edilir. Önyargının nedeni toplumda kızıl saçların toplumda azınlıkta kalmasının bir sonucu olduğundandır. Alışagelmişin dışında olmaları nedeniyle şüpheli kötü tehlikeli kabul edilmişlerdir. LOUIS Louis özgürlüğün ve teslim olmamanın somutlaştığı biridir. Ne düzenli bir işi ne eğitimi vardır. İdealize edilmiş kahraman tiplemesi hiç değildir. Louis biraz dürüst biraz ahlaksız diyerek Louis’i okuyucuya karşı uyarır. Louis insanlığın dile gelen vicdanının sesidir. Eski dostlar Louis’in süründüğünü öldüğünü pes ettiğini aylıklı bir işte çalıştığını gelip yardım dilendiğini görmek için yanıp tutuşurlar. Böylece kendilerini aklayacak ve vicdanlarını susturacaklardır. Mülkiyetin her türünü reddetmiştir. Para aile evlilik babalığından gönüllü vazgeçmiştir. Özgür kalabilmek için iktidarın ve toplumun her türlü dayatmasını reddetmiştir. Pek çok bedel ödedikten sonra da ortadan kaybolmuştur. MONOPULUS Kararsız, tedirgin,korkaklığı yüzünden yaşamın kıyısında kalan aydın tiplemesidir. Kendi yaşamını biçimlendirme yetisinden yoksun insanlar hep başkalarının belirlediği hayatı sürdürürler. Farkındalıkları ve suçluluk duyguları bile gereken itici gücü sağlamaya yetmez. Hiçbir zaman kendi isteklerini gerçekleştirecek cesareti bulamazlar. Hep okeye 4. Kişi lazım modundadırlar. ZORBA/LOUIS Her nedense Yunanlı yazar Kazancacis’in zorba’sı ile Louis karşılaştırarak okudum . Farklı kuşaklara sahip ancak aynı toprağın iki insanını iki kahramanını , yine aynı kültüre sahip iki yunanlı yazar tarafından yazılmasının yanı sıra aşağıda belirttiğim pek çok ortak özellikleri beni bu karşılaştırmayı yapmama neden oldu. Kadın+santur+o işten diğer işe girip çıkan+paraya pula kıymet vermeyen+ özgürlüğüne fazlasıyla düşkün+hikayedeki anlatıcının kahramanı övmesi+ modern zamanın İsa’sı peygamberi+zerdüstvari yaşam biçimi+ akıldan çok duygusal oluşlu , duygu yoğunluklu+erkek anlatıcının kadınlara bakışı+ erkeğin güç yaşam enerjisi+erkeklerin kadın toprağına saçtığı tohum vs. vs
Kızıla Boyalı Saçlar
Kızıla Boyalı SaçlarKostas Mourselas · Kırmızı Kedi Yayınları · 2021961 okunma
·
481 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.