Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

437 syf.
10/10 puan verdi
Matheu Delarue'de tam olarak kendi tutumlarımı gördüm diyebilirim. Roman bu yönüyle oldukça etkiledi beni. Adı her ne kadar akıl çağı olsa da ben aklımdan çok yüreğimle bağlandım romana. Özgürlüğü bir kez tatmış olan insan hayatın kargaşası içinde kendine bazı tercihler yapar ve bir ''şeylere'' sahip olduğunu düşünerek üstünü örter tutsaklığının. Çünkü sahibi değil, tercihlerinin kölesidir insan. Bunu görmek istemez ve romanımızın baş karakteri Mathiu'da tercih yapmamaktan yana bir tutum içine girer. Genç yetişkin bir dönemde kimi için imrenilerek kıskanılan bir özgürlüğe kimi için de ızdırap verici bir özgürlüğe (dolaylı yoldan kıskanma) sahip olduğu için çekiştirilip duran bir karakterdir. Sorun da tam olarak burada başlıyor. İnsanlar bir tercih yaparak bir şeylere sahip olurken kölesi olduğunu farketmezken, tercihsiz kalan insan ise sahibi olduğu özgürlüğün kölesi haline gelir ve özgürlüğün kölesi olmak da ilerleyen yıllarda Mathiu için varoluş acıları demekti. Ne yapsa acıdan kaçamayacak olan insanoğlu için ister tercih ister tercihsizlik bir kurtuluş değildi. Ancak insan başka bir yol bulamıyor, varoluşsal acılarını ya öteler ya da o anda yaşayıp durur. Ama o hep vardır. Bu yüzden amor fati diye haykırmıştır Nietzsche... İnsanın büyük çaresizliği ve bu çaresizliğe çözümün zaman ve sonunda ölümün olduğunu hatırlatıyor satır aralarında. Böylesine bir acı içinde kıvranan insan için dünya cehennem demekti. Kimi öteler, kimi anlamaz, kimi ise kaçamayıp hisseder. İnsan için ölüm bu yüzden çok ideal olmalıdır ve o an da çok güzel olmalıdır. Acının sonudur. Cehennemin sona erişi. Kendimi gördüm demişken Mathiu'da, roman devam etse ve ileri ki dönemlerinin de hikayesi işlense ve asla keşke demeyeceği bir hayatı yaşadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bazen daha tecrübeli insanlar görüyorum etrafımda ve gençliğe sürekli bir imrenmeleri mevcut. Keşke şu yaşta olsaydım acısı çıkıyor ağzından... Mathiu bu noktada çok güzel bir hatırlatma yapıyor; (..) 'gençlik budala bir şey!' diye düşündü mathieu. dışından bakarsan parlak, içine girdin mi bir halt bulamazsın. genç olduklarının bile farkında değiller.'' İçsel çatışmaları bir türlü dinmeyen insanların yaşı ne olursa olsun hep tercihlerinin veya tercihsizliklerinin kurbanı olacaklar. Bir kişiden bile şaşmadan. Halbuki insan görmeliydi bakmak yerine. Gençliğe imrenirken bomboşluğa imrendiğini, yaşın geçtiğinden pişman olurken aslında özgürlüğünü eline alamadığını kabullenemediğini görmeliydi. İnsan, görmedi.
Akıl Çağı
Akıl ÇağıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 20192,181 okunma
·
397 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.