Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

265 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 saatte okudu
Halikarnas Balıkçısı yahut Musa Cevat Şakir’i insanlara nasıl tanıtmalıyız? İşte bu kitap mutlaka ilk sırada olmalıydı dediğimiz eser. Neden? Başından geçenleri açıklıyor, nasıl yaşadığını, bazı şeylere nasıl başladığını ve buralara nasıl geldiğini. Bunlar onu tanımak için temel sorular ve bunların cevaplarını da fazlasıyla buluyoruz. Benim bunlardan farklı olarak temelde bahsetmek istediğim ise yazarımızın zamanında yaşadığı İstiklal Mahkemesi sorunu. Nasıl mı? Onun ağzından olduğu gibi bir kısmını aktarıyorum. “Gelelim İstiklal Mahkemesi'ne çağrılmamıza neden olan hikâyeye: Zekeriya Beyin bastırdığı «Resimli Hafta» adlı gazetenin resimlerini yapıyor, her sayı için de bir yazı yazıyordum. İstiklal Mahkemesi kurulmazdan birkaç gün önce basılan yazı, Birinci Dünya Savaşında birkaç asker kaçağının mahkemesiz asılmaları hakkındaydı. Birinci Dünya Savaşının sonuna doğru asker kaçakları çoğalmıştı. Bunların bir kısmı dağlara sığınarak eşkıyalık ediyorlardı. Bir cepheden bir başka cepheye trenle taşınan askerler, kendi köylerinin yanından geçerken bile trenden inemezlerdi. Vagonlardan atlayan olursa, onlara vagondaki askerler tarafından ateş edilmesi emredilmişti. Böylece askerler, ana baba, karı kızan ve çoluk çocuklarının burnunun dibinden geçseler bile gidip onları bir gün için olsun göremiyorlardı. Ne var ki, bu emre rağmen birçokları vurulmak tehlikesini bile göze alarak vagondan atlayıp evlerini ziyaret ediyorlardı. Suriye cephesinde yıllarca savaşan birisinin Galiçya cephesine götürülürken hısım akrabayım görmeye kalkışması gibi tabii bir şey olamazdı. Fakat bu atlayanların bir kısmı köylerinden dağa kaçıyorlardı. Bir kısmı ise kan kızanlarıyla üç dört gün görüştükten sonra, köylerine en yakın şehre gelip, oradaki askerlik şubesine teslim oluyorlardı. Köye uğram alan bir itaatsizlikti ve bunun bir cezası olmak tabiiydi. Suçun ağırlığına göre, kaçan adam ya Harp Divanına verilir ve suç ağırsa, mahkemelik olur, suç hafifse, mahkemelik olmadan askerlik nizamlarına göre cezalandırılırdı. Ne var ki, biraz önce işaret ettiğim gibi, Birinci Dünya Savaşırım sonuna doğru dağ taş asker kaçaklarıyla dolup taşmıştı.” İşte kendi ağzından ne yazdığı ve neler çektiği. O zamanın ulaşımı ve şimdiki ulaşım ve çilelerini göz önüne aldığımızda durum çok açık tabi. Sözün özüne gelecek olursak kitabı çok beğendim. Yazarı en iyi kendi dilinden tanıyabilirdim, öyle de oldu. Çok beğendim. Sizlere de sevgiyle tavsiye ederim. Esen kalın..
Mavi Sürgün
Mavi SürgünHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 20221,562 okunma
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.